EF Türkiye ekibinin dünyaya açılan penceresi... Seyahat, spor, sanat ve hayata dair her şey bu blogda!
10 Aralık 2010 Cuma
Yürekli dünya şehri: Münih
Bazı şehirler vardır; kültürel dokusuyla dünyaya mâlolan, insana dünyanın kalbinde olduğunu hissettiren, rüzgarlı çayırlarında yaşam sevincini bulabildiğiniz şehirlerdir bunlar... İstanbul benim için hep böyleydi zaten; ancak 1 Mart 2008 yılında uçağımın yakalandığı Emma kasırgası vesilesiyle hayatıma giren Münih, İstanbul'dan sonra beni en çok büyüleyen şehir oldu.
İspanya'nın Bilbao şehrine uçtuğum bir iş seyahatimde aktarma yapmam gereken Münih'e, fırtınanın içinde 4 saat asılı kaldıktan ve önce Nürnberg Havaalanı'na iniş yaparak fırtınanın dinmesini bekledikten sonra indik. İronik bir şekilde ölümden döndüğüm bir seyahat vesilesiyle Münih bana kollarını açmıştı. Aktarma yapacağım SpanAir uçuşu tabii ki o gün iptal edildi ve Lufthansa havayolları da bizi Münih'in Freising köyündeki bir otele yerleştirdi. Zaten Josef Strauss Havaalanı'ndaki durum da ertesi güne kadar düzeleceğe benzemiyordu.
Şoku atlatıp Freising'e gittik ve otelimize yerleştik. Lufthansa zorunlu konaklamamızdan kaynaklanan tüm masraflarımızı karşılamıştı. O geceyi Münih'i tanıyarak geçirmek ve şehrin dokusunu hissetmek istiyordum. İspanya'da beni bekleyen şirket yöneticilerini arayıp durumu anlattım ve ailemi de arayıp iyi olduğumu, fırtınanın dinmesini beklediğimizi, Isar Nehri'nin dibinde güzel bir otelde olduğumu bildirdim. Alplerden gelen bu 300 km uzunluğundaki nehir, kendine has büyüsü olan bir şaheser gibiydi. Gece otelin balkonunda Bavyera çayırlarını sertçe döven rüzgarı dinlerken, nehrin Emma kasırgasından bile etkilenmeden sükunetini koruması beni büyülemişti.
Geceyi Münih merkeze giderek ve çevreyi tanımaya çalışarak geçirdik. Berlin ve Hamburg'dan sonra Almanya'nın 3. büyük kenti olan bu muazzam yerleşim, sert rüzgara rağmen nazlı bir gelin gibi sakin ve dingindi. Şehrin sloganı son yıllara kadar "Die Weltstadt mit Herz" (Yürekli Dünya Şehri) idi, fakat son yıllarda bu slogan yerini "München mag dich" (Münih Seni Seviyor) söylemine bıraktı. Gerçekten de Münih insana sevildiğini, korunduğunu ve güvende olduğunu hissettiren bir şehirdi. Bu duyguyu iliklerime kadar hissetmiştim. Almanya'nın en büyük finansal kaynaklarından biri olan Münih; aynı zamanda yüksek endüstriyel yapısı, yarattığı iş olanakları, çokkültürlü dokusu, sanat, eğlence ve gece hayatıyla da tam bir Avrupa şehriydi. BMW, Bosch ve Siemens gibi dünyanın en önemli Alman firmalarının merkezleri hep Münih'teydi. 1.5 milyona yaklaşmış nüfusu ve Bavyera eyaletinin üst düzlüklerine yayılmış 310 km yüzölçümüyle Münih, gerçekten bir modernlik abidesiydi.
Şehrin akciğerleri olarak kabul edilen Englischer Garten (İngiliz Bahçesi), tarihi dokusunu kaybetmemiş Ludwigstrasse, sporla şehri birleştiren Olympiapark, Alman futbolunun kalbi olarak kabul edilen Allianz Arena Stadium (Bayern Münih'in stadyumu) gibi yapıların hepsi Münih’tedir. Ayrıca Oktoberfest olarak bilinen dünyanın en büyük bira festivali her yıl Ekim ayında 15 gün boyunca burada düzenlenir. Oktoberfest ya da Türkçe çevirisi ile Ekim Festivali, her yıl Eylül ayının son günleri ve Ekim ayının ilk günlerinde düzenlenen 2 haftalık bir festivaldir. Her yıl yaklaşık 6 milyon kişinin katıldığı bu festival, Münih şehrindeki en ünlü olaydır. Alman bira kültürünün en büyük simgesi haline gelmiş olan bu geleneksel olay Münih'i dünyaya tanıtan en önemli olaylardan biridir.
Kısacası Almanca gibi edebi ve zengin bir dili Alman kültürünün yoğun olduğu Bavyera bölgesinde EF Uluslararası Dil Merkezleri farkıyla öğrenmek büyük bir avantaj. Alman kültürünün gerçekten yoğun olarak hissedildiği Bavyera ovalarının geniş düzlüklerinde Münih şehri sizleri sabırsızlıkla bekliyor. Ayrıca bu sayede Bavyera bölgesindeki diğer zengin şehirler olan Nürnberg ve Augsburg’u da tanıyabilir, hatta Avusturya sınırına yakınlığı nedeniyle Innsbruck’u bile ziyaret edebilirsiniz.
Bis bald! (Görüşmek üzere!) :)
Nurkan Sever