9 Haziran 2010 Çarşamba

Afrika'nın Beyaz İncisi: Cape Town


Afrika denildiğinde zihnimizde çağrıştırdığı şeyler genellikle hep aynıdır. Vahşi hayvanlar, kabileler, uçsuz bucaksız çöller, safariler ve sıcak... Ancak konu Güney Afrika ve özellikle Cape Town olunca, bu tablo oldukça farklılaşıyor. Zira ayak basacağınız şehir; sadece Afrika’nın değil, dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak değerlendiriliyor. 1488'de Portekizli kaşif Bartelemeu Dias tarafından keşfedilen şehir, şu zamana kadar Boerler ve İngilizler de dahil olmak üzere bir çok medeniyete ev sahipliği yaptı. 1652 yılında Afrika’da kurulmuş ilk Avrupa yerleşimi olan Cape Town, Güney Afrika Birliği kurulduktan sonra ülkenin yasama başkenti oldu ve stratejik bir önem kazandı.

Şehrin gezilip görülecek en güzel yerleri Robben Adası ve Müzesi, Masa Dağı, Ceomel Anıtı ve Ümit Burnu olarak sıralanabilir. Şehirle özdeşleşmiş olan 1.086 metre yüksekliğindeki Masa Dağı’na teleferikle çıkabilir (ki gerçekten masa gibi dümdüz köşeli bir dağdır), Ümit Burnu’na giderek hem Hint hem de Atlantik okyanusunda yüzme şansına erişebilir, Fransız göçmenlerin kurduğu bağ evlerini gezebilir ve dünyanın en güzel şaraplarını tadabilirsiniz.

1.3 milyon nüfuslu Cape Town'da genellikle Akdeniz iklimi hakim olmakla birlikte; sıcaklık, kışları 18°C civarında, yazları ise 25°C - 27°C civarında seyreder. Tabii ki yarıkürenin oldukça güneyinde bulunması nedeniyle bizim kışımızın oranın yazı, yazımızın ise oranın kışı olduğunu ve iklimlerin tersine seyrettiğini unutmamak gerekir.

Cape Town’da dil eğitimi konusu ise son yılların en çok yükselen trendlerinden biri olarak kabul ediliyor. Zira Cape Town, Afrika’nın genel yapısından uzak ve son derece modern atmosferi, farklı kültürleri aynı potada eriten fakat birbirine karıştırmayan eklektik yaşam tarzı ve 5.000’in üzerinde bitki ile binlerce değişik tür hayvandan oluşan vahşi yaşamı sayesinde, sizlere adeta bir belgesel ortamında eğitim olanağı sağlıyor. Ayrıca yurtdışında eğitim almak dışında, bu sene Cape Town’a gitmek için harika bir neden daha var! Şehir, 11 Haziran Cuma günü 9 muhteşem stadyumla kapılarını 2010 Dünya Kupası’na açıyor ve sporseverleri futbol heyecanına davet ediyor. Ajax Cape Town, Santos ve Vasco Da Gama gibi takımları liginde barındıran Cape Town, birçok dünya takımına profesyonel futbolcu yetiştiren oldukça başarılı bir lige de sahip. Güney Afrika 2010’un maskotu olan leopar Zakumi ise ülkenin milli takımının resmi renkleri olan sarı ve yeşillere bezeli, oldukça sevimli bir kahraman ve muhtemelen bu yaz onu epey sık göreceğiz.

EF Uluslararası Dil Okulları farkıyla Cape Town deneyimini yaşamak ve 2010 Dünya Kupası gibi harika bir spor olayını kaçırmamak gerçekten bir ayrıcalık! Güney Afrika Cumhuriyeti, 1 aya kadar olan süreli kalışlarda vize talep etmiyor ve EF'in Cape Town’daki dil kursu, harika manzarası ve birinci sınıf kadrosuyla Türk öğrencileri ağırlamak için sabırsızlanıyor. Kültür, doğa ve büyük şehir yaşamının harika bir bileşimi olan bu şehri EF farkıyla keşfederek, hem harika bir eğitime, hem de ömür boyu unutulmayacak anılara sahip olabilirsiniz. Üstelik ömrünüzde bir kez tanık olabileceğiniz böylesine önemli bir spor olayını yerinde izleyerek…

Cape Town'ın keyfini doya doya yaşamanız dileğiyle...

Nurkan Sever

2 yorum:

  1. pınar temoçin9 Haziran 2010 15:53

    Gelecek sene EF'le gitmek için ülke konusunda kararsız kalan ben için Güney Afrika yazınız iyi bir yol gösterici oldu. Teşekkürler.

    YanıtlaSil
  2. Rica ederiz Pınar, gelecek sene mutlaka bekliyoruz :)

    YanıtlaSil