20 Kasım 2012 Salı

EF'ten AVEA kullanıcılarına çok özel teklif!

EF, her sene gerçekleştirdiği kampanyalarına birini daha ekliyor. AVEA ile yaptığımız anlaşma sonucunda, AVEA kullanıcılarına %10'a varan indirimler sunuyoruz.

Üstelik bu indirimden yararlanmak çok kolay. Öğrenciler, Avea hatlarından EF yazıp 5060'a sms gönderiyor ve bir kod alıyor. Bu kod ile kendisine en yakın EF ofisine gelerek yurtdışı hayallerine indirimlerle kavuşuyor.

Detaylı bilgiye buraya tıklayarak ulaşabilirsiniz.

Yurtdışı eğitim hayallerinizi gerçekleştirmek için elimizden geleni yapıyoruz. :)

Ofislerimizde görüşmek üzere.

2 Ekim 2012 Salı

Yepyeni bir iletişim tasarımı ajansı: Dijital Kalem

İletişim sektörü, birçok gencin hayallerini ve hedeflerini süsleyen bir iş alanı artık günümüzde. İster halkla ilişkiler olsun, ister reklamcılık, ister pazarlama ya da satış... Yeni neslin en gözde mesleklerini oluşturuyor iletişimin bu alanları. İşte biz de bugün size yepyeni bir iletişim tasarımı ajansından bahsedeceğiz.


Uluslararası ve yerli müşteri portföyüne dünyadaki iletişim standartlarına paralel olarak hizmet sunmak üzere kurulan Dijital Kalem, iletişim ve yayıncılık alanında uzun yıllardır görev yapan Özkan Özbey ve deneyimli ekibiyle hizmet çıtasını yükseltmeyi hedefliyor. Ajansın kurucularından Özkan Özbey ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Ona kendi, yeni kurdukları ajans, iletişim sektörü ve daha birçok konu hakkında merak ettiklerimizi sorduk...

***

EF Türkiye: Merhaba Özkan Bey! Öncelikle ricamızı kırmayıp röportaj teklifimizi kabul ettiğiniz için teşekkür ederiz. Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Özkan Özbey: Lise öğrenimimin büyük bölümünü Hollanda’da tamamladım. 2 yıllık yurtdışı deneyiminin ardından, Türkiye’ye döndüm ve İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nden 2003 yılında mezun oldum. Aynı yıl Gazetecilik Ana Bilim Dalı’nda yüksek lisans programına başladım. Ancak iş yoğunluğu ve aldığım çeşitli görevler dolayısıyla yüksek lisans eğitimime ara verdim. 2010 yılında “Basın ve Halkla İlişkiler: İşbirliksel Süreçte Sorunlar ve Çözüm Önerileri” başlıklı tezimi jüriye sunarak, mezun oldum. Üniversite eğitimimi sürdürürken bir yayıncılık grubunda çalıştım. Bir dönem gazetecilik yaptıktan sonra halkla ilişkiler sektöründe görev almaya başladım. Yaklaşık 8 yıldır bu sektörde görev yapıyorum.

EF Türkiye: Dijital Kalem’i kurmak nereden geldi aklınıza?

Özkan Özbey: Toplamda 11 yıla yakın süredir hem gazetecilik hem de halkla ilişkiler sektörlerinde görev yaptım. Çeşitli görev kademelerinde bulundum. Bu süreçte, idealimdeki meslek anlayışını ve kalitesini düşünerek çalışmalarımı sürdürdüm. Bu düşüncemin bir getirisi olarak, bu yıl ajans projemi masaya yatırdım. Diğer bir deyişle, vaktin geldiğini ve bu alanda yeterince olgunlaştığımı, kendi bakış açımla ilerlemenin doğru olacağına karar verdim.

EF Türkiye: Ne kadar güzel bir düşünce. Hayırlı olsun diyelim biz de o halde... Peki ne tür iletişim hizmetleri sunuyorsunuz? Ana hizmet alanlarınız neler?

Özkan Özbey: Müşterilerine kurumsal iletişim stratejilerine ve hedeflerine uygun, yayıncılık planlama, sosyal medya, basın iletişimi ve pazarlama hizmetleri sunan bir iletişim tasarımı ajansıyız. Sosyal medya iletişimi ve yönetimi, e-dergi ve e-bültenler, kurumsal dergiler, basın bültenleri ve toplantıları, radyo ve internet reklamları, medya eğitimi, yöneticiler için iletişimde Türkçenin etkin kullanımı eğitimi ve kamuoyu araştırması danışmanlığı alanlarında hizmet veriyoruz.

Sosyal medya alanında mecra analizi, hesapların açılması ve yönetimi, detaylı iletişim takvimi, içerik çalışmaları, proje üretimi, kriz yönetimi, seeding, monitoring ve raporlama alanında hizmet sunuyoruz. Yayıncılık tasarımı ve yönetimi alanında kurumsal ve sektörel dergilerin içerik tasarımı, uygulama ve dijital yayınlaması konusunda farklılık yaratmayı hedefliyoruz.

Basın iletişimi özelinde ise kurum, ürün ve hizmet ile ilgili tüm metinlerin hazırlanması, günlük, haftalık ve aylık yayınlar, TV kanalları, haber ajansları, radyolar, dijital medya ve sosyal ağlara ulaştırılması alanlarında iletişim çözümler geliştiriyoruz. Ayrıca müşterilerimizi, sektörel analiz ve raporlar, rakip analizleri, ekonomik ve siyasal konjonktür analizleri, kamuoyu araştırması danışmanlığı, medya eğitimi, röportaj teknikleri ve yöneticiler için iletişimde Türkçenin etkin kullanımı seçenekleriyle besliyoruz.

EF Türkiye: Özellikle Türkçe'nin etkin kullanımı konusundaki hassasiyetiniz gerçekten de takdir edilmesi gereken bir durum. Peki başka bir sorumuz daha var: Her sektörde olduğu gibi, iletişim dünyasında da yoğun bir şekilde dijitale yani online dünyaya kayış var. Sizce geleneksel medya, online medyaya karşı değer kaybediyor mu? Başka bir deyişle geleneksel medyanın yerini alıyor mu?

Özkan Özbey: Geleneksel reklam ve halkla ilişkiler, son beş yıldır yerini yeni bir anlayışa bıraktı. Bu dönemde, tüm düşünce şekilleri, pazarlama ve iletişim prensipleri yeniden tanımlanmaya başlandı. Sosyal medya iletişimi, tıpkı geleneksel medya iletişiminde olduğu gibi, halkla ilişkiler alanında uzmanlaşmış kişiler tarafından ve profesyonel olarak sürdürülmesi gereken bir faaliyet haline geldi. Konvansiyonel medya gücünü yitirdi diyebiliriz. Ancak öngörüldüğü üzere yok olmadı. İletişimin ilgi çeken yönlerinde biri de, sektöre eklenen her yeni mecranın diğer mecraları tamamen yok etmemesi, sadece dönüştürmesi... Dolayısıyla dönüşüm olduğu bir gerçek; ancak geçmişten gelen alışkanlıkların konvansiyonel medyayı uzun süre daha ayakta tutacağını düşünüyorum.

EF Türkiye: Biraz da kendi sektörümüzle ilgili soru soralım. Biliyorsunuz biz EF olarak yurtdışına yabancı dil öğrenmek üzere öğrenciler gönderiyoruz. Sizce yabancı dil iş hayatında ne kadar önemli?

Özkan Özbey: Yabancı bir dil bilmek, hem kişisel gelişim hem de iş hayatında doğru adımları daha kolay atabilmek adına önemli bir unsur... Özellikle son yıllarda ekonomisi ve halkı dışa açılan bir ülke olarak Türkiye’de yabancı dil bilmek; ekonomik ve kişisel gelişime artılar getiren, hatta yolu açan önemli noktalardan biri halinde. Elbette geçtiğimiz yıllarda da yabancı dil bilmek önemli bir avantaj idi. Lakin çoğunlukla iş hayatında ilerlemek adına gerekli olan bir özellik olarak görülüyordu. Artık yeni gelişmeler takip etmek, bilgi edinmek, diğer kültürlere dokunmak, hayatı farklı kurgulamak adına da yabancı dil önemli bir değer haline geldi.

EF Türkiye: Yabancı dilin önemini bu kadar iyi anlatabildiğinize göre siz de bu konuda bilgili olmalısınız. Siz kaç dil biliyorsunuz ve nerede öğrendiniz?

Özkan Özbey: Felemenkçe, İngilizce dillerine hâkimim. Başlangıç düzeyinde Almanca biliyorum.

EF Türkiye: Türkçe'yi de sayarsak tam dört dil ediyor, gerçekten yürekten tebrik ederiz :) Sohbetimizin başında yurtdışı deneyiminizin de olduğunu belirttiniz. Peki kendi deneyimlerinize dayanarak, gençlere yabancı dil konusunda ne gibi tavsiyeleriniz olur?
Özkan Özbey: Diğer kültürlere dokunmak, hayatı farklı kurgulamak adına da yabancı dil çok önemli bir değer. Özellikle yeni kültürleri yakından tanımak, hem kişisel gelişim hem de iş hayatında farklı fikirlerin kapısını açan bir unsur. Dolayısıyla üniversite dönemi ya da sonrasında mutlaka kısa ya da uzun süreli bir yurtdışı deneyiminin gerekli olduğunu düşünüyorum. Yurtdışına çıkmanın ve yabancı dil öğrenmenin, kişinin kendine yapacağı en değerli yatırımlarından biri olduğuna inanıyorum.


EF Türkiye: Biraz da okurlarımızın hayalleri ve hedeflerine yönelik konuşalım istiyoruz. İletişim sektörüne girmek isteyen birçok genç arkadaşımız var, onlara önerileriniz nedir?

Özkan Özbey: Son dönemlerde açılan iletişim fakülteleri sektöre yenilikler getirdi. Ancak sektördeki mevcut çalışan gereksinimi, bu fakültelerden mezun olan öğrenci sayısını karşılamıyor. Dolayısıyla iletişim sektörü rekabete eskisinden daha çok açık durumda. Yabancı bir dile hakim olmak, farklı düşünebilmek, ekonomik ve siyasi konjonktürün yanı sıra diğer kültür ve gelişmeleri, alanları takip edebilmek, sektör çalışanları için şart ve süreklilik arz etmesi gereken noktalar. Sektöre girmeden önce, özellikle üniversite döneminde bu noktaları içeren alt yapıyı oluşturulmaları gerektiğine inanıyorum.

EF Türkiye: Çok doğru, eminiz genç arkadaşlarımız bu önerilerinizi dikkate alacaktır. Son olarak eklemek istedikleriniz…

Özkan Özbey: Ferris Bueller's Day Off adlı filmin sonunda yer alan ve ana karakterin filmi özetlediği “Hayat hızla akıp gidiyor. Ara sıra durup etrafınıza bakmazsanız bazı şeyleri kaçırabilirsiniz.” cümlesi beni her zaman etkilemiştir. Dolayısıyla, zaman zaman durup, nefes alıp, klasik kalıpların içinde kalmadan, farklı neler yapabileceğimizi düşünmemiz gerektiğine inanıyorum. Bu yolda diğer kültürlere dokunmak, yeni insanlar tanımak, deneyimlemek adına yabancı dil eğitimi ve yurtdışında kısa bir süre dahi olsa kalmanın, etrafımızda kaçırdığımız birçok şeyi yakalamamıza yardımcı olacağı kanısındayım.
 
EF Türkiye: Özkan Bey, bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz.
 
Özkan Özbey: Asıl ben teşekkür ederim.
 
***

İşte böyle... Yabancı dil, her sektör için ama özellikle de iletişim sektörü için büyük bir önem taşıyor. Bunu sadece biz değil, sektörün profesyonelleri de söylüyor :) Mesela Ajans Dijital Kalem'in Kurucusu Özkan Özbey...

Bugünkü yazımızı bitirirken Ajans Dijital Kalem'e sektörde başarılar diliyoruz, harika işler çıkaracaklarından hiç şüphemiz yok! Eğer onlara ulaşmak isterseniz; internet sitelerinin yanı sıra sosyal medya yoluyla Facebook ya da Twitter hesaplarından da ulaşabilirsiniz.

Sevgiler,
EF Türkiye

25 Eylül 2012 Salı

Teknoloji tutkunları bu yazıyı mutlaka okusun! :)

Sevgili EFormation Türkiye okurları,

Birçoğunuzun gerçek birer teknoloji tutkunu olduğunu biliyor, görüyor, duyuyoruz. EF olarak biz de öyleyiz aslında, bu sebeple öğrencilerimize iPad hediye ettiğimiz kampanyalar düzenliyoruz. Giderek gelişen teknoloji pazarını ve yenilikleri daha yakından öğrenmek için, konuyu uzmanına sormaya karar verdik. Logitech Pazarlama Müdürü Selver Yıldız Küçükkoyuncu ricamızı kırmadı ve bizimle keyifli bir sohbet gerçekleştirdi, sorularımızı yanıtladı. Buyrun okuyun bakalım neler konuşmuşuz...

***

EF Türkiye: Merhaba Selver Hanım! Öncelikle bize vakit ayırdığınız için teşekkür ederiz. Biraz kendinizden bahseder misiniz?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: EFormation takipcilerine merhaba! Ben Selver Yıldız Küçükkoyuncu. Boğaziçi Üniversitesi Ekonomi Bölümü 2005 mezunuyum. Yaklaşık 6 yıl boyunca Gillette ve Eczacıbaşı-Beiersdorf’ta Ticari Pazarlama ve Pazarlama departmanlarında görev aldıktan sonra, 2 yıl önce teknoloji sektörüne geçiş yaptım. 2 yıldır Logitech’te Pazarlama Müdürü görevini sürdürmekteyim.

EF Türkiye: Yanlış bilmiyorsak 2 yabancı dil biliyorsunuz. Dolayısıyla yabancı dil eğitiminin önemini en iyi bilenlerden biri olmalısınız. EF olarak öğrencilere yurtdışı eğitim sunduğumuz için size özellikle sormak istiyoruz: Yabancı dilin iş hayatınızdaki önemi nedir?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Yabancı dil günümüzde iş hayatının olmazsa olmazı... Çoğu büyük şirket çok uluslu. Eğer çok uluslu şirketlerde başarılı ve uzun bir kariyeriniz olmasını istiyorsanız; özellikle İngilizce'nizi geliştirmelisiniz. İngilizce'nin bir dünya dili olduğunu kabul etmek lazım. Keşke bu ortak global dil İngilizce değil de Türkçe olsaydı :) Özellikle pazarlamada, marka yönetiminde global işleri, araştırmaları takip etmek, başarılı örnekleri diğer ülkelerdeki meslektaşlarımla paylaşmak işimin önemli bir parçası. Neredeyse her gün yurtdışıyla bir telekonferansa katılıyorum, 2 ayda bir yurtdışında bir toplantıda Türkiye’yi temsilen bulunuyorum. Bu nedenle iş hayatımda İngilizce'nin yeri Türkçe’den çok fazla diyebilirim.

EF Türkiye: Peki Logitech’e dönecek olursak, hedef kitleniz kim? Tamamiyle gençler mi?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Logitech hedef kitlelerimiz çok yaygın. Öncelikle teknoloji severler, teknoloji yayınlarını takip edenler bizim vazgeçilmezimiz... Her yeni çıkan ürünü hiç kaçırmadan takip ederler ile bloglarda, web sitelerinde ve forumlarda yorumlarıyla baskalarına da yardımcı olan bir kitleden söz ediyoruz. Bunlar teknoloji markalarının vazgeçilmezleri, fikir liderleri diyebiliriz. Bu kitlede Logitech hayranı bulmanız çok zor değil. Logitech onlar arasında güvenilir ve yenilikçi bir marka...

Bunun yanı sıra az önce bahsettiğim gruptakiler kadar, teknolojiyi yakından takip etmeseler de teknolojinin hayatını kolaylastırdığını düşünenlere de ulaşmaya çalışıyoruz. Bu kitle, özellikle özel şirketlerde çalışan
 akıllı telefon, laptop ve tablet kullanan kitle... Bu kitleye tablet aksesuvarlarımız, kablosuz müzikçalarlarımız ve akıllı telefon dock’larımızla ulaşmaya çalışıyoruz.

Ayrıca gençler ve kadınlar da bizim için çok önemli. Onlar da artık teknolojinin içinde hatta zaman zaman yön veren konumundalar. Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, gençlerin önünde aynı anda en az 2-3 ekran açık durumda. Gençlerin akıllı telefon, desktop veya laptop ve tablet deneyimlerini zenginleştirecek aksesuvarları Logitech olarak onlara ulaştırmaya çalışıyoruz. Ayrıca görüyoruz ki kadınlar ve gençler aynı zamanda modayı ve teknolojiyle birleştirmeye çalışıyor. Bunun için biz de farklı renk ve desenlerle dikkat çekici mouse, klavye, web kamerası, kablosuz hoparlör gibi ürünlerimizle kadınlara ve gençlere teknolojiyi renklendirme fırsatı sunuyoruz.


EF Türkiye: Gerçekten de herkese göre bir şeyler var! Peki Logitech’in ürün yelpazesi hakkında biraz bilgi verebilir misiniz? Tüketicilere ne tür ürünler sunuyorsunuz?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Logitech’in ilk ürünü bir mouse’du. Bugün ise Logitech, insanları dijital dünyaya bağlayan (mouse, klavye, webcam, hoparlör gibi) ürünlerin üretiminde bir dünya lideri... Ancak tabii teknolojinin ve trendlerin değişmesiyle ürün çeşitliliğimiz de artırıyor. Teknoloji geliştikçe kullanıcı alışkanlıkları da değişiyor. Bu nedenle kullanıcı ihtiyaçlarını yakından takip ediyoruz. Bir zamanlar masa üstü bilgisayarlarla çalışırken yeni ürün yaratım alanımız çalışma masaları ve ofis ortamında kısıtlıydı. Bunu notebook ve netbook’lar takip etti. Böylece daha kolay taşınabilir aksesuarlara ihtiyaç duyuldu. Şimdi ise dijital dünyaya mobil cihazlarla (tablet ve akıllı telefonlarla) bağlanıyoruz. Logitech olarak amacımız evde, ofiste, seyehatte, dış mekanlarda kullanılabilen tüm bu cihazlarla son derece uyumlu, konforu ve eğlenceyi artıracak, kullanıcı deneyimini zenginleştirecek aksesuvarlar üretmek. Ana işimiz bilgisayarlar icin mouse, klavye, webcam, hoparlör gibi ürünlerken, bugün bunların yanı sıra tablet klavyeleri, sevdiginiz sarkıları sevdiklerinizle paylaşabilmenizi sağlayan, tüm Bluetooth uyumlu cihazlarla (akıllı telefon, tablet vb.) çalışabilen kablosuz, taşınabilir hoparlörler, kulaklıklar üretiyoruz. Ayrıca oyun konusunda da oldukça geniş bir ürün yelpazesine sahibiz: Oyun mouse ve klavyeleri, direksiyonlar, oyun kulaklıkları, gamepad’ler, joystickler vb.

EF Türkiye: İşiniz gereği siz de teknolojinin tam ortasındasınız. Bu ürünler arasında sizin bir kullanıcı olarak favoriniz hangisi?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Bu ürünler arasında benim favorim tablet aksesuvarlarımız... Çok fazla seyahat ediyorum ve her zaman yanımda laptop’ımı taşımam mümkün olmuyor. Bunun yerine yanıma iPad’imi alıyorum. iPad, video izlemek ve müzik dinlemek için mükemmel bir cihaz. Eğer uçaktaysam Logitech UE 350vi kulaklığımla müziğimi dinliyorum, dizi seyrediyorum. Otel odasında valizimi yerleştirirken veya arkadaşlarımla sevdiğim şarkıları paylaşmak istediğimde avuç içine sığabilecek boyutta kolay taşınabilir ama mükemmel ses veren Logitech Mini Boombox’ımı kullanıyorum. Son olarak ve en önemlisi e-mail yazarken daha hızlı olmamı sağlayan iPad klavyem: Logitech Keyboard Case. iPad’in sanal klavyesi kısa mesajlar için yeterli fakat uzun e-mailer yazmak için çok kullanışlı değil. Daha hızlı yazmak için iPad ile mükemmel bir uyum içerisinde çalışan Keyboard Case’imi kullanıyorum. Keyboard Case hem bir klavye hem de iPad için bir koruyucu kılıf ve stand görevi de görüyor. Bu nedenle tablet aksesuvarları arasındaki favori ürünüm Keyboard Case diyebilirim.

EF Türkiye: Gerçekten de kulağa harika geliyor, biz de hemen bakalım bu güzel ürünlere... Biraz da Türkiye'den ve teknoloji pazarından bahsedelim. Türkiye’de teknolojinin yayılma hızı, dünyanın birçok ülkesinden daha fazla. Teknoloji pazarında neler oluyor? Markalar arası rekabet hangi boyutta?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Teknoloji pazarı çok geniş bir yelpaze... Bu pazar, kendi içinde birbiriyle bağlantı alt pazarlardan oluşuyor: Bilgisayar üreticileri, donanım ve yazılım markaları, bilgisayar çevre birimleri (aksesuvarlar), mobil cihazlar, oyun sektorü (yazılım ve donanım) bizim içinde bulunduğumuz pazarda etkileşimde olduğumuz markalar... Bunların birçoğuyla rekabet etmiyor, ortak ilişkisi yürütüyoruz diyebiliriz. Örneğin; bilgisayar üreticileri ve yazılım firmaları... Onlar ne kadar çok iş yaparsa, Logitech olarak bizim de satılan aksesuvar sayımızda bir artış gözlemleniyor. Her yeni çıkan işletim sistemi yenilikçi aksesuvarlara öncülük ediyor. Logitech’in icinde bulundugu pazar bilgisayar cevre birimleri. Bu pazarda mouse, klavye, hoparlor, web kamerası, oyuncu aksesuarları, kulaklıklar vb. alt kategoriler bulunuyor. Her bir alt kategoride yüzlerce rakibimiz var. Kimi global, kimi yerel veya uzakdoğu markaları. Logitech olarak güvenilirliğimiz, global pazardaki öncülüğümüz ve yenilikçi ürünlerimizle Türkiye’de de rakiplerimiz arasından sıyrılıyoruz.

EF Türkiye: Türk insanının teknolojiyle olan ilişkisini nasıl yorumluyorsunuz?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Türkiye genç nüfusundan dolayı teknolojiyi daha kolay kabulleniyor, daha hızlı adapte oluyor. İlk olarak hayatımıza giren akıllı telefonlarda gördük bunu. Şimdi ise tabletlerin yaygınlaşma hızında görüyoruz. Ayrıca Türkiye’de birçok teknoloji sitesi ve forumu var. Bu yayınlara ilgiden de görebiliyoruz ki Türk insanı teknolojiyi yakından takip ediyor.

EF Türkiye: Evet, biz de EF olarak öğrencilerimize iPad içeren kampanyalar sunuyoruz. Oldukça da ilgi görüyor. Biraz da sosyal medyadan bahsedelim... Facebook sayfamızda küçük bir yarışma yapıyoruz ve bu yarışmanın sonucunda kazanan arkadaşlarımıza Logitech'ten harika ödüller vereceğiz. Bize bu ürünlerden bahsedebilir misiniz kısaca? Özellikleri ve pazardaki diğer ürünlerden farklılıkları nelerdir?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Aslında favori ürünlerim arasında anlatmıştım :) Tablet aksesuvarları Logitech’in yeni kategorisi, ancak yıllarca oluşturduğu klavye, hoparlör ve kulaklık ürünlerindeki uzmanlığını pekiştirdiği ve çok dikkat çeken bir kategorisi. Bu kategorideki Keyboard Case ürünümüzü hediye etmek istiyoruz. Biliyoruz ki Türkiye’de en yaygın satılan tablet iPad. EF takipçilerinin de özellikle yurtdışına eğitime gittiklerinde en yakın arkadaşları yine iPad’leri olacak. Uzaktaki sevdiklerine e-posta göndermek, kendi kendilerine kaldıklarında film izlemek ve müzik dinlemek için iPad’lerini kullanacaklar. Özellikle iPad’lerini taşırken koruyacak, iPad ile daha hızlı yazı yazmalarını sağlayacak, film izlerken de iPad için bir stand görevi görecek bir ürün. Detayları internet sitemizden şu linki tıklayarak inceleyebilirler.

EF Türkiye: Size hemen sürprizleri de soralım :) Piyasaya yakın zamanda çıkacak ürünleriniz var mı? Sürpriz midir, yoksa bize biraz ipucu verebilir misiniz?

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Piyasaya sunmaya hazırlandığımız basın duyurumlarını çok yeni yaptığımız ürünlerden biri çok inovatif bir ürün: Logitech K310 Washable Keyboard – Yıkanmayı seven klavye. Birçok haber kanalında yüzyılın icadı başlığıyla haber olan Logitech PC klavye ailesinin en yeni üyesi olan Logitech Washable Keyboard K310, şık ve ince tasarımıyla dikkat çekerken ayrıca su ile rahatça yıkanıp temizlenme özelliği ile hijyenik bir konfor sunuyor. USB kablosu hariç olmak üzere 28 cm’lik derinliğe kadar suda yıkanarak temizlenebilen Logitech Washable Keyboard K310, klavyenin arkasında bulunan su tahliye kanalları sayesinde kolayca kuruyor. Tuş karakterleri, harflerin yıkama esnasında silinmemesi için lazer baskılı ve UV kaplı. Özellikle çocukları olanlar, ofiste masaüstünde yemek yiyenler bir şeyler içenler için bu klavye birebir!

Ayrıca yakın zamanda gençlere ve kadınlara çzel yepyeni renk ve desenleriyle mouse-klavye-webcam’den oluşan Colour Collection serimizi piyasaya sunacağız. Detaylara internet sitemizden şu linki veya şu linki tıklayarak ulasabilirsiniz.

EF Türkiye: Yıkanmayı seven klavye... Gerçekten de harika bir buluş! Biz bayıldık, eminiz EFormation Türkiye okurları da çok sevecek! Peki son olarak eklemek istedikleriniz…

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Herkesi Logitech’i daha yakından tanımak ve yeniliklerimizi takip etmek için eğlenceli Logitech Türkiye Facebook sayfamıza davet ediyoruz. Ulaşmak için şu linki tıklamanız yeterli: http://www.facebook.com/LogitechTurkiye

EF Türkiye: Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz Selver Hanım. Logitech'in yeni ürünlerini heyecanla bekleyeceğiz :)

Selver Yıldız Küçükkoyuncu: Ben teşekkür ederim...

***

İşte böyle... Siz de bizim gibi teknoloji tutkunuysanız, Facebook'taki yarışmamıza katılın, Logitech'in sürpriz hediyelerini kaçırmayın! :)

Sevgiler,
EF Türkiye

28 Ağustos 2012 Salı

Burası neresi acaba?

Sizce aşağıdaki resim hangi şehir ya da ülkeye ait? Herhangi bir tahmininiz var mı?

Bu güzel sahil şehri, İngiltere'nin güneydoğu bölgesinde Manş Denizi kıyısında yer alan Brighton! İnanılır gibi değil, değil mi? İngiltere deyince hep kar, hep kış, hep soğuk gelir aklımıza. Ama yılda ortalama 8 milyon yerli ve yabancı turist tarafından ziyaret edilen bu güzel şehir, aynı zamanda İngiltere'nin en ılıman iklime sahip şehirlerinden biri... Size hiç kar-kış görmezsiniz diyemeyiz ama İngiltere içerisinde en ılıman havayı soluyacağınızı söyleyebiliriz :)

Brighton, Türk öğrenciler arasında da oldukça popüler bir merkez. Herkes adını biliyor, orada eğitim almak istiyor, araştırma yapıyor. Biz de bundan yola çıkarak  EF Brighton Okul Müdürü Angela Pereira ile keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Buyrun bakalım :)

***

EF Türkiye: Merhaba Angela! Öncelikle bize vakit ayırdığın için çok teşekkür ederiz. Bize biraz kendinden bahsedebilir misin? EF maceran nasıl ve ne zaman başladı?

Angela Pereira: Güney Afrika'da Portekizli bir aileden doğdum. EF'te işe ilk olarak Lizbon ofisinde çalışarak başladım. Sonra da Cape Town'daki okulumuzu açmak üzere oraya gittim. Tekrar anavatanım Güney Afrika'da olmak beni çok mutlu etti, bu sebeple 4 sene orada kaldım. Eylül 2010'da İngiltere'ye taşındım ve o zamandan beri EF Brighton okulunun müdürlüğünü yapıyorum.

EF Türkiye: EF, Brighton okulunu ne zaman açtı?

Angela Pereira: Okul, 1989 yılında açıldı.

EF Türkiye: Okulun muhteşem bir lokasyonu olduğunu biliyoruz. Bize biraz tarif edebilir misin?

Angela Pereira: Okulumuz, sahile ve limana bir taş atımlık mesafede bulunan çok prestijli bir bölge olan Sussex Square üzerinde Kemp Town'da bulunuyor. Yerleşimin olduğu bir bölgede bulunduğu için sessiz ve sakin bir bölge olduğunu söyleyebiliriz. Bu özelliği ve şehir merkezine 10 dakikalık otobüs mesafesinde oluşu, eğitim için harika bir merkez olmasını sağlıyor.

EF Türkiye: Okulda ne tür seçmeli dersler sunuyorsunuz? En çok tercih edilenler hangileri?

Angela Pereira: Gramer, Kelime Bilgisi, İletişim, Okuma & Yazma gibi birçok seçmeli ders sunuyoruz. Ayrıca yabancı dil seviyesi ileri olan öğrencilere yönelik Yaratıcı Yazım, Güncel Olaylar ve İş İngilizcesi gibi derslerimiz de var. Hangisinin en çok tercih edildiğine gelince... Bu biraz da öğrencinin dil seviyesine ve kendini hangi alanda geliştirmek istediğine bağlı bir durum.

EF Türkiye: Peki öğrencilerinize ne tarz konaklama seçenekleri sunuyorsunuz?

Angela Pereira: Tek ya da çift kişilik odalarda aile yanı konaklaması sunuyoruz. Ayrıca yıl boyunca açık olan ve 2/3/4 kişilik oda seçenekleri bulunan EF International House isimli bir yurdumuz da var.

EF Türkiye: Biraz da aktivitelerden bahsedelim. Brighton denince aktivite olmaz mı? :) Ne gibi aktiviteler var? Öğrenciler en çok hangilerini seviyor?

Angela Pereira: Tüm yaş ve tercihlere uygun aktivitelerimiz var, oldukça geniş bir seçenek yelpazesi... Örneğin; Londra'ya, Cambridge'e, Oxford'a, Bath & Stonehenge'e gezilerimiz oluyor. Futbol, voleybol, tenis gibi spor aktiviteleri ve müze ya da sanat merkezlerine ziyaret gibi kültürel etkinlikleri de düzenliyoruz. Öğrenciler genellikle günübirlik gezileri daha çok seviyor.
EF Türkiye: Okulda hangi ülkelerden öğrenciler eğitim alıyor? Dağılım nasıl?

Angela Pereira: Okulumuzda çok güzel bir milletler dağılımı var. Öğrencilerimizin büyük bir kısmı (%60) Avrupa'dan geliyor. Geri kalanı ise Güney Amerika, Asya ve Ortadoğu'dan...

EF Türkiye: Brighton, Türk insanı tarafından oldukça beğenilen popüler bir merkez. Bunun en önemli sebebi deniz kenarında yer alması ve ikliminin diğer İngiliz şehirlerine göre daha ılıman olması... Brighton hakkında bilmediğimiz neler söyleyebilirsin bize? 

Angela Pereira: Brighton, 2 üniversiteye ev sahipliği yaptığı için genç popülasyonu fazla olan bir şehir. Ayrıca, birçok genç çift aile kurmaya karar verdiklerinde Brighton'a taşınıyor. Brighton, aynı zamanda lokal İngiliz insanının da en çok tercih ettiği tatil merkezlerinden biri. Deniz kenarı şehirler genellikle sadece "yaz merkezi" olarak düşünülür ama Brighton için bu söz konusu değil! Bizim şehrimiz hiç uyumaz ve tüm yıl boyunca ister yağmur yağsın ister güneş açsın, insanlar dolu cıvıl cıvıl olur!

EF Türkiye: Gerçekten de harika! Şimdi biz de orada olmak istedik :) Peki son olarak, öğrenciler İngilizce öğrenmek için neden Brighton'ı seçmeli? 

Angela Pereira: Eğer her şeyi sunabilen ama yine de küçük ve sıcakkanlı havası olan bir şehirde eğitim almak istiyorsanız; EF Brighton tam size göre! Lokal ve uluslararası uzmanlardan oluşan EF Brighton ekibimizin önceliği, öğrencilerimiz İngilizce öğrenirken aynı zamanda İngiltere'de harika zaman geçirmelerini de sağlamak...

EF Türkiye: Bu keyifli sohbet için çok teşekkür ederiz Angela! Peki bu harika EF Brighton ekibi okurlarımıza bir şeyler söylemek ister mi acaba? :)

Angela Pereira: Tabii ki :)

Tom Bolton (Akademik Direktör):

Deneyimli, sıcakkanlı ve iletişimi kuvvetli akademik ekibimiz, dil öğrenim hedeflerinize ulaştığınızdan emin olmak için çalışıyor; her ne hedefiniz varsa... Size tavsiye vermek ve sorularınızı yanıtlamak için kapılarımız her zaman açık! Gelin ve Brighton'da bize katılın; hayatınızı değiştiren bir deneyim olacak!


Marco Fernandes (Aile Yanı Konaklama Yöneticisi):

EF Brighton'a hoş geldiniz! Burada yanında konaklayabileceğiniz, kültürünüzü paylaşabileceğiniz ve İngiliz kültürünü tanıyabileceğiniz, farklı yapılarda ve büyüklüklerde birçok aile bulacaksınız. "Öğrenci şehri" olarak bilinen Brighton'da, dünyanın dört bir yanından öğrenci konaklamaya alışkın olan ailelerimiz; öğrenci konaklatmaktan büyük mutluluk duyuyor. Bu sebeple, burada iyi ağırlanacağınızdan emin olun! Ayrıca evcil hayvanları da çok seviyoruz; eğer siz de seviyorsanız, burası eğitim almak için ideal bir yer! Şehirde görülmesi gereken birçok yer var. Ailelerimizin çoğu, ağırladıkları öğrencilerle birlikte gezmeyi ve onlara şehri göstermeyi seviyor. Konaklama ekibi olarak, size tüm durumlarda yardım için hazırız; bu sebeple lütfen gelip bizimle konuşmaktan çekinmeyin!
Diane Andreu (Aktivite Koordinatörü):

İngiltere Kralı IV. George'un ünlü parti evine giden meşhur köprü gibi birçok gezilmesi gereken yeri size göstermek ve Brighton'un tarihi ve saklı sırlarını keşfetmenize yardımcı olmak için buradayız! EF Brighton, size Oxford, Cambridge, Portsmouth ve elbette Londra gibi İngiltere'nin en ünlü şehirlerine seyahat etme imkanı sunuyor. Aktivite ekibimiz, tüm öğrencilere yardımcı oluyor ve bir yandan İngilizcelerini geliştirirken dünyanın dört bir yanından öğrencilerle tanışıp eğlenceli zaman geçireceklerine söz veriyor!

***

İşte böyle... Biz bile yazıyı hazırlarken heyecanlandık, orada olmak istedik. Eğer siz de bu yazıyı okurken bizim kadar heyecanlandıysanız, EF Brighton hayatınızın macerası için sizi bekliyor!

Sevgiler,
EF Türkiye

13 Ağustos 2012 Pazartesi

Avustralya'nın başkenti olmayan şehir :)

Sevgili EFormation Türkiye okurları,

Şöyle uzaklara doğru gidelim mi bu yazımızda? Mesela kıtaları aşalım ve Avustralya'ya doğru uzanalım... Avustralya deyince aklınıza ne geliyor? Uzaklık mı? Kangurular ya da koalalar mı? Sörf yapmak mı? Yoksa Kylie Minogue mu? :) Bunların hepsi doğru ama biz yine de size bu güzel ülke hakkında biraz bilgi verelim...

Güney yarım kürede yer alan bir ada ülkesi olan Avustralya, Hint Okyanusu ve Büyük Okyanus arasında yer alıyor. Okyanusya kıtasında bulunan ve kıtanın çok büyük bir bölümünü kaplayan Avustralya'nın hiçbir ülkeyle kara sınırı yok ve çevresinde 25.760 kilometrelik bir sahil şeridi var. Ülkenin başkenti genellikle Sydney olarak bilinir, ancak Canberra'dır. Ama biz bugün size Avustralya'nın en büyük şehri olan Sydney'den ve buradaki EF okulumuzdan bahsedeceğiz :)

EF'in Avustralya'daki 2 okulundan biri, ülkenin dinamizminin ve muhteşem doğasının merkezi olan Sydney'de yer alıyor. EF Sydney Okul Müdürü Benjamin Bonjean ile kısa bir sohbet gerçekleştirdik. Benjamin bize okulda sunulan muhteşem akademik hizmetler ve eğlenceli aktivite seçeneklerimizle ne kadar gurur duyduğunu anlattı, kendisine yönelttiğimiz merak edilen soruları cevapladı. Hazır mısınız? :)

***

EF Türkiye: Merhaba Benjamin! Öncelikle bize biraz kendinden bahsedebilir misin? EF maceran ne zaman başladı?

Benjamin Bonjean: Merhaba! Adım Ben ve Sydney'de yaşayan bir Fransızım. EF ile maceram 3,5 yıl önce Paris'te başladı. İşe, Fransa'da eğitim danışmanı olarak başladım ve 1 sene önce güzel Sydney okulumuzun yönetimini almam teklif edildi. Avustralya'da yaşamayı seviyorum, burası muhteşem. Sanırım biz hayatı en iyi şekilde yaşıyoruz.

EF Türkiye: EF Sydney okulu ne zaman açıldı?

Benjamin Bonjean: Sydney okulu, 1997'de açıldı. Dünyanın bu yakasındaki ilk okulumuzdu.

EF Türkiye: Duyduğumuza göre okulun harika bir konumu var. Bize bu konuda bilgi verebilir misin?

Benjamin Bonjean: EF Sydney, şehrin merkezinin tam kalbinde...Sokağımızdan ikonik Harbor Köprüsü'nü görebiliyoruz ve Opera House sadece dakikalar uzaklıkta...Ayrıca Botanical Gardens'a da çok yakınız ve öğrenciler, tenefüslerinde burada yürüşe çıkmayı çok seviyor. Ana caddelerdeki tüm o alışveriş, barlar ve hareketlilik çok çok yakın!

EF Türkiye: Gerçekten de harika bir konumu varmış, üstelik her yere yakın... Peki biraz da derslerden bahsedelim. Okulda ana dersler dışında hangi seçmeli dersleri sunuyorsunuz? En çok hangisi tercih ediliyor?

Benjamin Bonjean: Tüm İngilizce seviyeleri için, çok geniş bir seçmeli ders yelpazesi sunuyoruz. Pasifik bölgesinde tam zamanlı Cambridge Exam hazırlık kursları sunan (32 dersin tamamı FCE veya CAE hazırlığına dayalı) tek okuluz. TOEFL, TOEIC ve IELTS gibi diğer sınavlara hazırlık kursları da sunuyoruz. En popüler dersimiz ise İş İngilizcesi, bu ders aynı zamanda EF Advanced Diploma in Business English programında da sunuluyor. Son olarak şunu da belirteyim: Eğer bir Avustralya üniversitesine girmek ve burada eğitim almak istiyorsanız; üniversite hazırlık programı da sunuyoruz.

EF Türkiye: Ne çok seçenek var, eminiz aralarında seçim yapmak bile zordur :) Peki ya konaklama seçenekleri? Öğrencilerinize ne tür konaklama seçenekleri sunuyorsunuz?

Benjamin Bonjean: Öğrencilerimize 3 tip konaklama seçeneği sunuyoruz: Yurt, aile yanı ve paylaşımlı ev. 18 yaşın üstündeki öğrenciler için, daha fazla özgürlük sunan 2 yeni yurt seçeneğimiz var; tamamiyle yenilendi ve okula 30 dakika kadar uzaklıkta. Biri banyolu 2 ve 3 kişilik odalar sunan Park Lodge, diğeri ise banyolu tek kişilik odalar sunan Urbanest. Eğer öğrenciler evde olma hissini tercih ediyorlarsa; birlikte çalıştığımız birçok aileden birini seçebilir ve eğer bu ikisinin bir karışımını istiyorlarsa, 6'dan fazla EF öğrencisinin büyük bir evi paylaştığı, tek veya çift kişilik odalar sunan paylaşımlı ev seçeneğini de tercih edebilir. Ailelerimiz ve paylaşımlı evlerimiz genellikle okula 1 saat uzaklıkta oluyor, bu da Sydney için oldukça makul bir süre...

EF Türkiye: Bir de okuldaki aktiviteler var tabii... Ne gibi aktiviteler sunuyorsunuz öğrencilere? En çok hangisi beğeniliyor?

Benjamin Bonjean: Sydney ve Avustralya'yla ilgili en güzel şey birçok seçeneğin olması! Burada herkese uygun bir şey mutlaka var: Avustralya'nın en büyük şehri; Avustral'nın en büyük hayvanat bahçesi, akvaryum, ve müzeler gibi birçok eğlence sunuyor. Doğal ve vahşi yaşamı tercih edenler için Sydney'in harika plajları (ünlü Bondi ve Manly plajları) var ve doğal parklar 1 saat uzaklıkta (Blue Mountains, Jervis Bay, ulusal parklar). En popüler gezimiz sörf kampı! Avustralya'ya gelip bu ulusal sporu denemeden dönemezsiniz! İlkbahardan sonbahara, hafta sonları sörf kampı organize ediyoruz (ulaşım, yemek, konaklama ve 4 kez 3 saatlik sörf dersi), üstelik oldukça uygun fiyatlara. Birçok öğrenci Sydney'den sörf tahtalarıyla ayrılıyor ve sörf ruhunu evlerine götürüyor.

EF Türkiye: Okuldaki öğrenciler hangi ülkelerden geliyor?

Benjamin Bonjean: Okulumuza gelen öğrencilerin milliyet karması sezonsal olarak değişiyor. Eylül'den Nisan'a kadar, çoğunlukla Avrupalı öğrencilerimiz var. Mayıs'tan Ağustos'a kadar ise birçok Asyalı öğrenci Sydney'e geliyor. Tüm yılı düşünürsek, en çok öğrenci gelen ülkeler şunlar: Japonya (%16), Fransa (%13), İsviçre (%7) ve Almanya (%7). Bu yıl Türkiye'den çok öğrencimiz olmadı; normalde de toplam yüzdenin 0,25'ini oluşturuyor.

EF Türkiye: Evet, Türkiye'de vize koşulları biraz zorlu olduğu için Avustralya'yı her zaman tercih etmeyebiliyor öğrenciler. Genellikle Amerika veya İngiltere'yi tercih ediyorlar. Ama Avustralya'nın harika bir özelliği var: Çalışma izni! Yabancı biri olarak iş bulmak kolay mı?

Benjamin Bonjean: Avustralya'nın harika özellikleri var! Ama haklısın, en önemli avantajlarından biri; öğrenciyken haftada 20 saate kadar, tatillerde ve okul bitince 1 aya kadar tam zamanlı çalışma izni veren Avustralya öğrenci vizesi... Sydney'de ücretli işler bulmak kolay, elbette öğrencinin ne aradığına bağlı olarak. Birçok öğrenci bar, restoran ya da otel gibi yerlerde servis bölümlerinde yarı zamanlı olarak çalışıyor. Avustralya'nın ekonomisi hala sağlıklı, işe alım süreçleri dinamik. En düşük maaş bile oldukça yüksek: Saate 15 dolar.

EF Türkiye: Çalışma imkanları gerçekten de iyiymiş. Peki son olarak, öğrenciler İngilizce eğitim için neden EF Sydney'i seçmeli?

Benjamin Bonjean: Aslında pek çok sebepten bahsettik. Eğer hala şüpheniz varsa, gözlerinizi kapayın ve kendinizi havanın tüm yıl hiç 15 derecenin altına inmediği, tertemiz, bozulmamış bir plajda dünyanın en güzel manzaralarından birini seyrederken hayal edin. EF Sydney, dünyanın en güzel yerlerinden birinde bulunan orta büyüklükte bir okul. Deneyimli ekibimiz, sizinle çok güzel ilgilenecek ve size ünlü Avustralyalı yaşam stiliyle yaşamayı öğretecek. Bir kere bu deneyimi yaşayınca, hiçbir zaman unutmayacaksınız ve buraya geri dönmek isteyeceksiniz!

EF Sydney ekibi demişken, onların da size söyleyecekleri var :)


Josh (İdari Koordinatör): Merhaba, ben Josh! Sizin Sydney'deki kayıt ve vize işlerinizle ilgileniyorum. Ayrıca, siz buradayken Avustralya'da iyi vakit geçirmeniz ve ülkenin birçok yerini görebilmeniz için destek veriyorum.

Kikue (Aktivite Koordinatörü): Herkese merhaba!! Ben Japonya'dan Kiki! Sydney, herkes için birçok aktivite sunuyor. İster şehir hayatı sevin, isterseniz güzel bir doğa! Gelin birlikte eğlenceli vakit geçirelim!

Sara ve Charles (Konaklama Koordinatörleri): Sydney’in konaklama ekibi 2 uluslararası uzmandan oluşuyor: İsveç'ten Sara ve Fransa'dan Charles. Onların çok kültürlü ve pratik gözleriyle, öğrencilere en uygun aile yanı ya da yurt seçeneklerini sunmayı hedefliyoruz. Dünyanın en üstünde ya da en azından EF Sydney okulunun en üst katında, size yardıma her zaman hazırlar! :)

Robert (Akademik Direktör): Merhaba! Ben Amerika'dan Robert. Jackie ile birlikte, öğrencilerin ders programlarını organize etmekten öğretmenleri ve dersleri yönetmeye kadar Sydney'deki tüm akademik düzenden sorumluyuz. Öğrencilerimize ve ekibimize akademik destek veriyoruz ve programlarla, derslerle, öğretmenlerle, öğrenim materyalleriyle, İngilizce seviyeleriyle ve daha fazlasıyla ilgili tüm sorularınızı yanıtlamak için hep buradayız! Sydney'de iş yaşamından mimarlığa, pazarlamadan sanata kadar birçok alanda altyapısı bulunan kalifiye ve deneyimli öğretmenlerimiz var. Onların tercübeleri, Sydney'de eğitim alan öğrencilere daha zengin ve tatmin edici bir öğrenim deneyimi sunuyor.

***

İşte böyle... Siz de Avustralya'yı iyice merak ettiniz değil mi? O halde Sydney ve Brisbane'deki dil okullarımıza bir göz atın :)
 
Sevgiler,
EF Türkiye

8 Ağustos 2012 Çarşamba

EF her daim Genç Profesyonellerin yanında!

Sevgili EFormation Türkiye okurları,

EF Yurtdışı Dil Kursları'nın düzenlediği "Kariyeriniz için hayatınızın şansı" adlı burs yarışmamız bildiğiniz üzere sonuçlandı. Sevgili Zeynep Canan Sülün EF'in 5000 USD'lik bursunu kazandı.

Kendisiyle kısa bir söyleşi gerçekleştirdik ve ona bu burs projesine başvurma hikayesini ve hissettiklerini sorduk...


***

EF Türkiye: Öncelikle sizi tebrik ederiz, EF’in 5000 dolarlık bursunu kazandınız. EF’in bursunu nereden duydunuz ve katılmaya nasıl karar verdiniz?

Çok teşekkür ederim. EF’in "Kariyeriniz için hayatınızın şansı" başlığı altında düzenlediği burslu programı sosyal medya aracılığı ile gördüm. EF yabancı dil eğitimi sektöründe öncesinde de sıkça duyduğum öncü ve özel kurumlardan bir tanesiydi. Uzun süredir de yurtdışında dil eğitimi alabilmek adına araştırmalar içindeydim, güzel bir tesadüf oldu ve bu fırsatı hemen değerlendirmek istedim. 

EF Türkiye: Kazanabileceğiniz aklınıza gelmiş miydi?

Şansıma bugüne dek hep güvenmişimdir ama bursa yoğun bir ilgi olacağını tahmin etmiştim. Sonuçları büyük bir heyecanla ve bir o kadar da endişeyle bekledim. Hedefleriniz ve inancınız doğrultusunda hareket ettiğiniz zaman ümidinizi hiç kaybetmiyorsunuz, bu yüzden iyi bir geri bildirim alacağıma hep inandım.


EF Türkiye: Telefonla kazandığınızı size haber verdiğimizde neler hissettiniz? Sanıyoruz heyecanla sonuçları bekliyordunuz.

Telefonla haber geldiği an hayatımın en mutlu günlerinden biri oldu. Oldukça yoğun bir başvurunun arasından seçilmiş ve bursu kazanmıştım. Şaşkınlık ve başarmış olmanın verdiği gurur tarif edilemez. Heyecan ve mutluluk içinde geçen keyifli bir konuşma oldu. Kesinlikle beklemeye değer bir süreçti.


EF Türkiye: Bursunuzu hangi merkezimizde ve ne zaman değerlendirmeyi planlıyorsunuz?

Bursumu kariyer ve vizyon gelişimime oldukça katkı sağlayacağını düşündüğüm Manchester merkezinde, yoğun programı kapsamında, Eylül ayı döneminde yapmayı planlıyorum. 


EF Türkiye: Sizin için böyle bir burs kazanmak neden önemli?

Gönüllü çalışmaya yatkın, maddi değerlerden çok manevi tatmine önem veren kişiliğim kariyerimi ‘sosyal sorumluluk’ alanına yönlendirdi. 1 seneyi aşkın süredir bir sivil toplum kuruluşunda hizmet veriyorum. Engelli ve sosyal dezavantajlıların hayata tam ve eşit katılımını desteklemek, toplumda önyargıyı ortadan kaldırmak, farkındalık yaratmak amacı ile kültür ve sanat eğitimleriyle bireyleri sosyal yaşamın olanaklarından yararlanmaya davet eden uluslararası bir sosyal sorumluluk projesi ekibinde yer almaktayım.

Kazandığım burs kariyer hedefim doğrultusunda ilerlemek ve üretmenin evrensel gücünü kullanmak adına çok önemli.


EF Türkiye: Yurtdışında eğitimin size neler katacağını düşünüyorsunuz?

Akademik anlamda dünyanın sayılı dil okullarından bir tanesinde eğitim almak kariyer hedeflerim doğrultusunda büyük önem taşıyor. Bunun yanı sıra çeşitli din, dil ve ırklardan insanları barındırdığı için beni sosyal ve kültürel anlamda da geliştirebilecek bir deneyim olacak. Böylelikle vizyon ve misyonumun önemli ölçüde değişeceğine inanıyorum. Ayrıca yurtdışında eğitimin CV’min akademik ve iş alanında kuvvetli olmasını sağlaması ve beni profesyonel anlamda bir adım öne taşıyacak olması görüşündeyim.


EF Türkiye: Son olarak ne söylemek istersiniz?

EF ailesinin bir parçası olmaktan dolayı çok mutluyum. Hedeflediğim kariyer yolculuğunda hayatımın önemli bir fırsatı oldunuz. Destekleriniz ve çabamla harika bir akademik dönem geçireceğime eminim. Teşekkürler EF Türkiye!

***

Biz de EF Uluslararası Dil Merkezleri olarak Zeynep Canan'ı bir kez daha tebrik ediyoruz. Öğrencimiz olacağı için çok mutluyuz. Bir öğrencimizin daha hayallerini gerçekleştireceğimiz için bir o kadar da gururluyuz...

Sevgiler,
EF Türkiye

1 Ağustos 2012 Çarşamba

O bir reklamcı, PR'cı, gazeteci, eğitimci ve anne...

Sevgili EFormation Türkiye okurları,

Bugünkü yazımızda size çok kültürlü, çok yönlü, çok özel bir hanımefendiyi tanıtacağız. Yazımızın başlığından da anlayabileceğiniz gibi o hem bir reklamcı, hem PR'cı, hem gazeteci, hem eğitimci. Üstelik bir anne... İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Görevlisi ve A&B İletişim Editörü Selma Serdaroğlu'ndan bahsediyoruz. Kendisiyle kısa bir söyleşi yaptık ve iletişim sektörünün zorluklarını, keyifli yanlarını, inceliklerini konuştuk... Bakın neler söyledi :)

***

EF Türkiye: Merhaba Selma Hanım. Öncelikle bize biraz kendinizden bahseder misiniz?

Selma Serdaroğlu: Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin, o dönemki adıyla “Gazetecilik ve Halkla İlişkiler” bölümünü bitirdim. Çalışma hayatına, 3. sınıftayken anketörlükle başladım. Okul yaşamım boyunca 2 yıl, çeşitli ulusal gazetelerde muhabir olarak görev aldım. İstihbarat, polis, adliye, belediye muhabirliği yaptım, haber merkezinde çalıştım. Özel haberler ve yazı dizileri yazdım. Mezuniyetimin ardından reklam yazarlığına başladım. Birçok ulusal ve uluslararası ajansta 20 yıl süreyle reklam yazarı olarak çalıştım. Pek çok reklam kampanyası yazdım, ödüller aldım. Daha sonra reklamcılığı bırakarak başladığım, ülkemizin ilk halkla ilişkiler şirketi A&B İletişim A.Ş.’de, halen editör olarak iş yaşımıma devam ediyorum.

İkinci ve en çok sevdiğim işim ise öğretim görevliliği… 1993 yılından bu yana, İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nin Halkla İlişkiler ve Tanıtım bölümünde, “Medyada Metin Yazarlığı” ve “Reklamda Metin Yazarlığı” derslerini veriyorum.

EF Türkiye: Biz dinlerken inanamadık, bunca yıla böyle güzel deneyimler, işler sığdırmanız gerçekten örnek bir duruş... İletişim sektörünün birçok alanında çalışmışsınız, neredeyse her alanı deneyimlemişsiniz. Sizce en zoru hangisi?

Selma Hanım: Hepsinin kendine göre zorlukları ve keyifleri var. Bana en zor gelen, hangi alanda olursa olsun müşteriyi yönetmek... İster reklamda, isterse iletişim danışmanlığında, en zor şey bir insanı mutlu etmek… Taleplerini karşılarken bir yandan da mesleğin kurallarına uygun davranabilmek, sizden beklenen uzmanlığın gereklerini eksiksiz yerine getirebilmek. Bu her zaman mümkün olmuyor. Müşteri talepleri uzmanlığınızla çelişebiliyor, bu durumda karşınızdakini ikna etmeniz gerekiyor. Özellikle iletişim danışmanlığı branşında bu sıkıntı daha çok yaşanıyor.
Ayrıca, hizmet sektörünün tüm alanlarında olduğu gibi burada da “müşteriye hizmette sınır olmuyor”… Ne gece, ne gündüz, ne bayram, ne seyran… Müşteri bir şey istiyorsa, her an hizmete hazır ve nazır oluyorsunuz, olmalısınız... Bu da fedakarlık istiyor.

EF Türkiye: Gerçekten de çok zor görünüyor. Size kolaylıklar diliyoruz :) Peki sizin favoriniz hangisi?

Selma Hanım: Geçmişte ve daima gazetecilik… Hayallerimin mesleğiydi… Muhabirlik yıllarımda Cağaloğlu’nda (o zaman basının merkezi Cağaloğlu’ndaydı) kadın gazeteci sayısı bir elin parmakları kadardı ancak. Kadınlar çoğunlukla yazıişlerinde ve dış haberlerde masa başı görevlerde çalışır, pek azı sokakta haber peşinde koşardı. Koşullar zordu, tutunmak için çok fazla mücadele ve özveri gerekiyordu. Çok erkek egemen bir meslekti gazetecilik o zamanlar… Bu nedenle reklamcılığa başlama fırsatı çıkınca içim burkula burkula kabul ettim. Şartlar bugünkü gibi olsaydı kesinlikle mesleğimi bırakmazdım.

EF Türkiye: İletişimci olmasaydınız ne olurdunuz, hiç düşündünüz mü?

Selma Hanım: Hiç düşünmedim… Ama tarih okuyup bu alanda akademisyen olabilirdim, tarihi çok seviyorum. Böylece yine öğrencilerle buluşma imkanını elde ederdim. Gazeteci olmaya daha 12 yaşımdayken karar verdiğim için, başka alternatif düşünmemişim anlaşılan. :)

EF Türkiye: Az önce İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi’nde ders verdiğinizi söylediniz. Profesyonel iş hayatıyla birlikte zor olmuyor mu? Programınızı zorlamasına rağmen neden ders vermeyi tercih ediyorsunuz?

Selma Hanım: İstanbul İletişim’de ders vermek, hayatımdaki en güzel şey… Orada gençlerle bir arada olmak benim için çok değerli. Özellikle sektörde kazanılan deneyimleri öğrencilerle paylaşmak, yarının meslek mensupları için büyük bir fayda yaratıyor. Teorik bilgileri pratikle buluşturuyor, üzerine uygulama deneyimini de katarak hayata hazırlanmalarına çalışıyorum. Öğrenme işi tek taraflı olmuyor elbette. Ben de onlardan pek çok şey öğreniyor, kendimi geliştiriyor, yeni şeyler yapmaya motive ediyorum.

  
İşle birlikte zor oluyor elbette, ama eğitim özveri ister… Okul döneminde tüm hafta sonlarımı öğrenci ödevi veya sınav kağıdı okuyarak geçirsem de, sınıfta öğrencilerimin gülen yüzünü, pırıl pırıl bakışlarını görmek, pırıl pırıl bir sınav kağıdı okumak her şeye değiyor…

Sektöre atıldıklarında da ilişkilerimiz sürüyor, bir kısmıyla yakın dost, neredeyse akraba oluyoruz. Önce mezuniyetlerini, sonra evliliklerini görüyorum, nikah şahitleri oluyorum. Çocuklarını torunum gibi seviyorum… Benim 1 kızım var, ama öğrencilerim sayesinde yüzlerce kızım ve oğlum var diyorum artık… Hepsini çok seviyorum.

EF Türkiye: Ne kadar güzel... Öğrencileriniz gerçekten de çok şanslı... Bunu açıkça görebiliyoruz. Peki sizin öğrenciniz olma şansını yakalayamayan ama halkla ilişkiler ya da reklam sektörüne girmek isteyen birçok genç de var. Onlara ne gibi tavsiyelerde bulunursunuz?

Selma Hanım: Zor bir soru… İletişim sektörü çok özveri, sabır ve düzenli yenilenme istiyor. Asla “ben biliyorum” diyemiyorsunuz, her gün yeni bir şey çıkıyor ve onu da öğrenmeniz, konuya hakim olmanız, hatta öğretmeniz gerekiyor.

Gençlere tavsiyem, kendilerini sürekli geliştirmeleri. Üniversite eğitiminin dışında en az 1 yabancı dili çok iyi öğrenmeleri, sanat ve kültürle ilgili olmaları, düzenli kitap okumaları, günün gelişmelerini ve olup bitenleri iyi takip etmeleri, mutlaka bir başka alanda (sosyoloji, sanat, tarih, siyaset bilimi, pazarlama, spor vb) bilgi sahibi olmaları, entelektüel yanlarını geliştirmeleri… Her şeyden önce çok ama çok sabırlı ve istekli olmaları… Çünkü iletişim işi insanın özel yaşamının çok önüne geçiyor. Buna razı olmak şart.

EF Türkiye: Aslında biz de tam bu konuda size soru sormak istiyorduk. EF Uluslararası Dil Merkezleri olarak, yabancı dilin önemini mümkün olan her platformda vurguluyoruz. Peki yabancı dilin ve yurtdışı tecrübesinin iletişim sektöründeki önemi nedir?

Selma Hanım: Kesinlikle çok önemli. Günümüzün iş dünyasında, ülkeler arasında sınır kalmadı. Şirketlerin ya yabancı ortakları, ya da yabancı çalışan veya yöneticileri var. Artık kimse dil bilmeden işinde yükselemiyor, başarı kazanamıyor. İletişim sektörünün dili İngilizce. Diğer diller ne yazık ki pek kullanılmıyor. Bu nedenle özellikle iletişim alanında çalışmak isteyenlerin çok iyi derecede İngilizce okumayı, yazmayı ve konuşmayı bilmesi şart. Bu bilgi onlara büyük avantaj sağlıyor, iş yaşamında önlerini açıyor. Dil bilmeyenler daha arka plan ve yerel işlerle ilgilenirken, dili iyi olanlar önemli sorumluluklar üstlenebiliyor, dünyaya açılabiliyor… Yani yabancı dil olmazsa olmuyor…
  
EF Türkiye: Siz yurtdışında eğitim alacak olsanız, hangi ülkeyi ya da şehri tercih ederdiniz, neden?
  
Selma Hanım: Ben kızımı, üniversiteyi bitirdikten sonra Kanada’ya yolladım dil okulu için. Orayı seçmemizin nedeni, Türklerin daha az olduğu bir ortamda, tamamen dile konsantre olmasını sağlamaktı. Amerika’ya giden gençlerin biraz günlük yaşamın büyüsüne kapıldığını, okula fazla yoğunlaşmadığını düşünüyorduk. İngiltere’de ise çok Türk olduğunu… Bu nedenle tercihimizi Toronto’dan yana kullandık. Kızım da ben de çok memnun kaldık. Ben de gidecek olsam, aynı nedenlerle Kanada’yı tercih ederdim sanırım…

EF Türkiye: Keşke o dönemde kızınızla tanışma fırsatımız olsaydı, EF okulları onu çok memnun ederdi diye düşünüyoruz :) Çünkü bizim hiçbir okulumuzda Türk öğrenci oranı %3'ü geçmiyor ve eğitim kalitemiz her okulumuzda birebir aynı. Sağlık olsun, bir sonraki eğitiminde kendisine yine yardımcı olabiliriz. Peki son olarak eklemek istedikleriniz...

Selma Hanım: Bir yabancı dil bilmek, dünyaya açılan pencereyi genişletmek demek... Keşke 1’den çok dil öğrenebilseydim diye çok hayıflanıyorum. Büyüklerimizin sözü çok doğru: “Her lisan bir insan”... Bir başka dilin inceliklerini bilmek, insanlarını, kültürlerini öğrenmek, farklı yaşamları deneyimlemek çok önemli. Çünkü hayata kendi küçük pencerelerimizden bakma devri çoktan kapandı. Yaşam sınırlarımızı genişletmek istiyorsak, bunu ancak dil bilerek sağlayabiliriz.

EF Türkiye: Çok haklısınız. Yabancı dilin ve yurtdışı deneyiminin önemini böyle güzel aktardığınız için çok teşekkür ederiz. Gerçekten keyifli ve faydalı bir sohbet oldu.

Selma Hanım: Ben teşekkür ederim.

***

İşte böyle... Aranızda iletişim sektörüne adım atmak isteyenler varsa, Selma Hanım'ın tavsiyeleri çok işine yarayacaktır. Bir iletişimcinin olmazsa olmazlarından yabancı dil konusunda ise EF'e güvenebilirsiniz :)
Sevgiler,
EF Türkiye