2 Ağustos 2010 Pazartesi

New York...New York!

Amerika’nın nüfus olarak en büyük şehri, dünyanın en önemli ticaret ve finans merkezi olan New York şehri, 1615 yılında Hollandalılar tarafından “New Amsterdam” olarak kuruldu. Kurulduğu tarihten beri yeni bir başlangıç yapmak isteyen maceraperestlerin ilk durağı olan bu şehir, günümüzde de gezmeyi, görmeyi ve değişik kültürler keşfetmeyi seven herkesin görülmesi gereken şehirler listesinde 1 numarada yer alıyor.

Şehri gezmeye birçok noktadan başlayabilirsiniz; ancak atmosferini keşfetmeniz gereken Grand Central Station’ı başlangıç noktası olarak almanızı tavsiye ederim. Fotoğraf makinenizi kesinlikle unutmamanız gerektiğini de hatırlatmak isterim.

Tüm demiryollarının ve metro istasyonlarının kesiştiği nokta olan Grand Center Station’a indiğiniz anda, yıllardır izlediğiniz romantik komedi filmlerinin klasik kavuşma sahnelerinden biriyle karşılaşırsanız hiç şaşırmayın. Zira Grand Central Station, kurulduğu 1913 yılından itibaren bu tarz kavuşma sahnelerinin en sık yaşandığı yer olma özelliğini taşıyor.

Grand Station’dan dışarıya adımınızı atar atmaz, filmlerden aşina olduğumuz o bildik sokaklar ve sarı NYC taksiler karşımıza çıkıyor. Özellikle 5 dakikalık bir yürüyüşten sonra Times Meydanı’nın ışıkları gözlerinizi kamaştırınca, gerçekten New York’u yaşamaya başladığınız anlıyorsunuz.

Şehri yürüyerek keşfetmek mümkün; ancak özellikle yaz aylarında sıcaklık dolayısıyla New York’un her köşesine giden metroyu kullanmanızı kesinlikle tavsiye ederim. Sıcaktan bunaldığınız anda, 1857’de dünyanın ilk peyzaj mimarlığı kullanılarak açılan ve New York’un önemli bir kısmını kaplayan Central Park’da bir gölgelikte soluklanabilirsiniz. Soğuk kış aylarındaysa diğer bir alternatifinizse, nerdeyse her köşede bulabileceğiniz güzel restoran ve kafeler olabilir... Kısacası New York Central Park'ta her mevsim ayrı güzel...Bir “New Yorker” olarak, Central Park kesinlikle ilk tercihiniz olmalı...

Aslında New York’ta görülmesi gereken birçok önemli nokta var; ancak kısa süreli ve yoğun bir programınız varsa tavsiye edeceğim yerleri atlamadan görmelisiniz: Times Meydanı, Özgürlük Anıtı, Central Park, Natural Historical Museum, Rockefeller Center, St. Patrick Katedrali ve China Town. Peki biraz alışverişe kim hayır diyebilir? O halde Macy’s ve Apple Store da kesinlikle uğramanız gereken 2 mağaza...

New York rüyasını daha uzun soluklu yaşamak isteyenler için, Manhattan’ın merkezine trenle 40 dakika mesafede olan EF Marymouth College kampusu ise çok güzel bir alternatif oluşturuyor. Tarrytown isimli orta ölçekli bu kasabada yer alan EF dil okulu, dünyanın 80 ülkesinden gelen 1400’e yakın öğrenciye ev sahipliği yapıyor. 11 binalık dev bir tesisten oluşan EF New York, öğrencilere yüzme havuzundan kütüphaneye, dinlenme salonlarından fitness center’a kadar birçok alternatifi tek bir merkezde sunuyor. Tüm bu imkanların yanı sıra profesyonel akademik kadrosuyla size kaliteli bir eğitim de sunan okul, popülerliğini her geçen gün artırmaya devam ediyor.

Siz de New York rüyasını yaşamak ve bu eşsiz şehri keşfetmek istiyorsanız, ofislerimize uğrayıp daha detaylı bilgi alabilirsiniz.

Umut Çağatay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder