23 Aralık 2011 Cuma

Önüm, arkam, sağım, solum iPad!

Çocukluğumdan beri en büyük tutkum elektonik eşyalardı... Çoçukken bile evde içi açılmadık radyo, walkman, uzaktan kumandalı araba bırakmaz ve nasıl çalıştıklarını çözmeye çalışırdım. Ancak elektronik eşyalara olan tutkum ve bakış açım iPad ile tamamen tepetaklak oldu; hayatı bu kadar kolaylaştıran ve zevkli hale getiren bir cihazın icat edilmesi bile hayallerimin ötesindeydi belki de...

İnsanların iPad’e ilk bakış açısı “taşınabilir bir bilgisayarım ya da iPhone’um varken iPad gerçekten gereksiz” gibi ama bunu düşünmeden önce gelin bakalım ben iPad’i nasıl kullanıyorum, size bir anlatayım. Sonra tekrar bir düşünelim gerçekten iPad’e ihtiyacınız var mı? :)

Her sabah milyarlarca insan işe gitmek için akşamdan kurduğu çalar saatlerinin sesiyle uyanıyor. Kimisi bir müzikle, daha zor uyananlar ise daha rahatsız edici sesler seçerek günün en zor kararıyla yataklarından dışarı çıkıyor. Her zaman insanlar kurdukları alarmlarla kalkarken, benim en büyük yardımcım Nightstand! Aslında zor uyanan biri değilim, gözümü ilk açtığım anla yataktan fırlamam arasında 5 saniyelik bir zaman dilimi var; ancak yinede bu uygulama, dilediğiniz saat görüntüsünü seçerek zamanında uyanmanızı sağlıyor ve kalkar kalkmaz saati kocaman puntolarla ne kadar mahmur olursanız olun görebiliyorsunuz.

Sonrasında hemen iPad’in içinde bulunan iPod’dan hareketli bir müzik seçip kahvaltıdan önce kahvemi yudumlarken, bir yandan hepimizin hayatının önemli bir parçası olan Facebook hesabımı control edebiliyorum. Bir başka vazgeçilmezim ise Twitter... Günün ilk izlenimleri almak için takip ettiğim kişilerin iletilerini okumayı seviyorum. Bunun Twitter uygulamasıyla okumak çok rahat ve eğlenceli...

Kahvaltının ardından ilk yaptığım şey, İstanbul gibi büyük bir metropolde yaşayan biri olarak evden çıkmadan yapılacak en mantıklı hareket olan trafiğin durumunu tahlil etmek oluyor. Bunun içinse en büyük yardımcım trafik durumunu inceleyebildiğim IBB Trafik uygulaması... Trafik durumunu öğrendikten sonra güzargahımı seçiyor ve kullanıcağım aracın hangi saatte bana en yakın durakta olacağını öğrendiğim Hareket Saati uygulamasını kontrol ediyorum. Sürekli bilgilerini güncelleyen bu uygulama sayesinde, boş yere koşturmak zorunda kalmıyorsunuz.

Genellikle otobüsle yolculuk yapmayı seçiyorum ve ortalama 45 dakikalık bir yolculuğun ardından iş yerine varma şansım oluyor. Bu nedenle, bu zaman dilimini etkili kullanmak için iPad’imde beni oyalayacak bir çok uygulama mevcut! Bazen İspanyolcamı geliştirmek için Spanish! uygulamasını kullanıyor, bazen takip ettiğim dizilerin yeni bölümlerini Dizitv uygulamasıyla izliyor ya da Türkiye’de ulaşılması güç yayınların uygulamalarından güncel haberleri okuyorum.

İşyerinde en büyük yardımcımız tabii ki ajandamız... iPad’in içindeki ajanda uygulaması gerçekten çok verimli ve çoğumuzun kullanmaya mahkum olduğu outlook ile senkronize olması sadece 5 dakikanızı alıyor. Bunun yanında yaptığınız toplantılardan sonra değiş tokuş ettiğimiz kartvizitlerin içinden çıkmak sizin için de zorsa, bunun için Adres Defteri ya da bir Kart Okuyucu uygulaması çok ideal.

Bizim için gün içersinde, en çok kullandığımız şeylerden biri de hesap makinesi; ancak ne hikmetse hesap makineleri bir şekilde evrende açılan bir karadelikten geçerek hiçliğe yolculuk ediyorlar. Arayın ki bulasınız...

Bunun içinse bulduğum çözüm HD Calculator uygulaması :) iPad sürekli gözümün önünde olduğu için tek bir dokunuşla hesap makinesine kavuşabiliyorum.

Diğer güzel bir uygulama da Not uygulaması, bilgisayarımdan yapılacaklar listesinden tutun da, alışveriş listesine kadar iPad’e aktarım yapmak sadece 2 saniyemi alıyor. Böylelikle alışverişten almam gerekenleri alarak dönüyorum.

Bunun yanında iPhone, iPod Touch ya da iPad'i olan arkadaşlarımla yüzyüze konuşmamı sağlayan Facetime uygulaması, uzakları kesinlikle yakın ediyor diyebiliriz. Özellikle isviçre’deki kuzenimle uzun telefon konuşmalarımız sonrasında gelen faturalardan sonra, bu uygulama bana birkaç iPad alacak kadar tasarruf sağladı.

Eve vardığımda ise eğer yemek pişirmem gekiyor ve yeni şeyler denemek istiyorsam, Epicurious uygulaması kesinlikle harika. Yemekten sonra e-postalar ve raporlar derken gün geçiyor ama her akşam mutlaka biraz kitap okumadan uyumamaya çalışıyorum ve iPad'imin içindeki yüzlerce elektronik kitap sayesinde tüm kütüphanem ellerimin altında.

Şimdi sizden bir kez daha iPad’in hayatınızı nasıl değiştireceğinizi düşünmenizi istiyorum. Nasıl, sizce de harika değil mi? :)

EF olarak; okullarımızın tanıtımını yaparken resimleri ve videoları göstermek için iPad en büyük yardımcımız. Taşımanın kolay olması nedeniyle, hem fuarlarda hem de dışarıda yaptığımız toplantılarda iPad elimizden düşmüyor. Yani kısacası iPad'i seviyoruz! :)

Eğer siz de bir iPad sahibi olmak istiyorsanız, EF'in 31 Aralık'a kadar sürecek kampanyalarına bir bakın derim... Detaylı bilgi için şu linke bakmanızı tavsiye ediyorum. Belki de ücretsiz bir iPad kazanabilirsiniz.

Sevgiler,
Umut Çağatay

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder