31 Mayıs 2011 Salı

Okullar kapanıyor, yurtdışında eğlenceli eğitim başlıyor!

Okulların kapanmasına ve yurtdışı maceranıza başlamanıza çok az kaldı!

Heyecanlı olduğunuzu biliyoruz. Size bir teklifimiz var, bu heyecanınızı bizimle ve tüm Türkiye’yle paylaşmak ister misiniz?

Günümüzün en popüler sosyal medya araçlarından biri olan ‘blog’ lar sayesinde yurtdışına gitmeden önce, gittiğinizde ve sonrasında neler yaşadığınızı bizimle paylaşabilirsiniz. Üstelik bunun sonunda istediğiniz bir mağazadan 250 TL’lik hediye çeki kazanacaksınız. Yarışmanın detaylarını ekte bulabilirsiniz.

14 Temmuz’da İngiltere veya Malta’da olacak öğrencilerimiz için yukarıdaki Hediye çekinin yanında bir sürprizimiz daha var. Bildiğiniz üzere, 14 Temmuz’da İngiltere ve Malta’da Summeranza 2011 gerçekleşecek. Dünyanın en büyük ve en eğlenceli öğrenci partisinde çok eğleneceğinizi biliyoruz. Blog yazmaya karar verirseniz ve eğer blogunuz en sevilen bloglar içerisinde yerini alırsa, Summeranza etkinliği dahilinde Ke$ha ile tanışma fırsatı yakalayabilirsiniz. Üstelik konseri VIP bölümünden izleyerek ve canlı canlı blogunuza giriş yaparak.

Tek yapmanız gereken sirin.yurttas@ef.com adresine blogunuzun adresini göndermek. ;)

Hepinize şimdiden iyi eğlenceler, keyifli eğitimler…

İyi yazan kazansın!

EF Türkiye

30 Mayıs 2011 Pazartesi

EF'in 5,500 dolarlık bursunu kazananlar belli oldu!

Merhaba!

EF Yurtdışı Üniversite Hazırlık Programları'nın bursuna gösterilen büyük ilgiden dolayı hepinize çok teşekkür ederiz...

EF'in 5,500 dolarlık bursunu kazanan isimler şöyle:

- EF University Foundation Year programı için Pelin Gökfiliz.

- EF Pre-masters programı için Ayşe Nur Selamet.


Pelin ve Ayşe Nur'u tebrik ediyor, başvuran herkese tekrar teşekkürlerimizi sunuyoruz.


Sevgilerimizle,

Yurtdışı Üniversite Hazırlık Ekibi
EF Uluslararası Dil Merkezleri

27 Mayıs 2011 Cuma

İyi ki doğdun YouTube!

Dünyanın bir numaralı video izleme ve paylaşma platformu YouTube 6 yaşında! Günde 3 milyar videonun izlendiği siteye, her dakika toplam 48 saatlik video içeriği yüklendiğini biliyor muydunuz?

2005 yılının Şubat ayında üç PayPal firması çalışanı tarafından kurulan YouTube, fikrin çıkmasından sadece bir ay sonra hizmet vermeye başlamış. www.youtube.com alan adı 14 Şubat 2004 tarihinde alınmış.

YouTube’un bir kullanıcı tarafından yüklenen ilk videosu, YouTube’un kurucularından Jawed Karim’in San Diego Hayvanat Bahçesi’nde çektiği “Me at the Zoo” (Ben hayvanat bahçesindeyken) videosuymuş.

YouTube, 2006 yılında Google tarafından 1,65 milyar dolara satın alınmış. 2011 yılının Nisan ayında, bir YouTube mühendisinin belirttiğine göre videoların yüzde 30′u, kullanıcıların yüzde 99′u tarafından izleniyor. EF olarak bizim de YouTube’da bir hesabımız var tabii ki. Birçoğunuz çoktan bizi izlemeye başladı bile ama hala bilmeyenler için biz, bir kez daha adresi verelim: www.youtube.com/EF

Bir kez daha iyi ki doğdun YouTube!

EF Türkiye

25 Mayıs 2011 Çarşamba

Barcelona Barcelona!

Barcelona... Bu şehri duyduğunuzda aklınıza ilk ne geliyor? Dünyaca ünlü FC Barcelona futbol takımı mı, Gaudi'nin binaları mı, yoksa flamenco dansı mı? Belki de hepsi, kimbilir... İspanya'nın gözbebeği Barcelona; en çok da güzel iklimi, sıcak insanları, futbola olan tutkusu, hareketli danslarıyla dikkat çekiyor.

Tarihine bakacak olursak; İspanya'nın Katalunya özerk bölgesinin başkenti olan Barcelona, 9. yüzyılda Katalan bir asilzade aile tarafından kurulmuş. Yılda 700 binden fazla geminin uğradığı limanıyla dikkat çeken bu güzel şehir, 1992'de olimpiyatlara da evsahipliği yaptı.

Peki Barcelonalılar bugünlerde neyi konuşuyor, biliyor musunuz? Elbette EF'in yeni lokasyonuna taşıdığı dil okulunu :) Biz de sizin için EF Barcelona Okul Müdürü ile kısa bir söyleşi yaptık...

EF Türkiye: Merhaba Moira, öncelikle bize vakit ayırdığın için teşekkür ederiz.

Moira: Herkese merhaba! Asıl ben teşekkür ederim.

EF Türkiye: Yeni açılışınızı tebrik ederiz. EF, Barcelona’daki okulu ne zaman açtı? Bildiğimiz kadarıyla, açılış Twitter’tan canlı yayınlandı. Gerçekten de çok heyecan verici olmalı… Bize bununla ilgili biraz bilgi verebilir misin?

Moira: Teşekkürler! Barcelona okulu 1998’de açıldı ve bu yıl Şubat ayında yeni lokasyonuna taşındı. 25 Mart’ta ekibimiz, öğrenci misafir eden ailelerimiz, öğrencilerimiz, yerel tedarikçiler ve Barcelona ofisimizde görev yapan iş arkadaşlarımızla birlikte keyifli bir akşam geçirerek harika bir açılış yaptık. Birçok etkinlik ve ardından EF Uluslararası Dil Merkezleri Başkanı Eva Kockum’un katıldığı özel bir kurdele kesme töreni terasımızda yapıldı.

EF Türkiye: Yeni okul nerde bulunuyor?

Moira: Yeni okul, Barcelona’nın en işlek caddelerinden biri olan Balmes’ın üzerinde bulunuyor. Plaza Cataluña’dan sadece 1 metro durağı uzakta… İki yanı ağaçlarla çevrili bir yaya bulvarında olduğumuz için çok şanslıyız. Rambla Cataluña ve Enrique Granados, öğrencilerin gidebileceği birçok kafe ve restoranla dolu. Paseo de Gracia ve Gaudi’nin binalarına kısa bir yürüyüş mesafesinde…

EF Türkiye: Herkes muhteşem terasınızdan bahsediyor. Bize birkaç fotoğraf gösterebilir misin?

Moira: Tabii ki... Bakın bu resimde EF Barcelona ekibini, size bahsettiğim terasta göreceksiniz.


Hatta size bir video göstereyim, ne dersiniz? :)



EF Türkiye: Gerçekten de harika! Hepiniz çok enerjik görünüyorsunuz. Peki Barcelona'da ne tür aktiviteler organize ediyorsunuz? Hangisi en çok tercih ediliyor?

Moira: Waooww, ne soru! :) Picasso Müzesi’nden Tapas gecelerine, Barcelona geniş bir aktivite yelpazesi sunuyor. Bizim favorilerimiz; Dali Müzesi, Costa Brava gezisi veya bowling gecesi…

EF Türkiye: Öğrencileriniz hangi ülkelerden geliyor?

Moira: Şu anda 48 farklı ülkeden öğrencimiz var: %11 Amerika, %11 Fransa, %7 Hollanda, %7 Almanya ve geri kalanı ise diğer ülkeler…

EF Türkiye: Barcelona’dan diğer İspanyol şehirlerine seyahat etmek kolay mı?

Moira: Çok kolay! Barcelona Havalimanı, İspanya’daki en büyük 2. havalimanı… ve Ryanair, Barcelona’yı Avrupa’nın merkezi haline getirdi. Hızlı trenler, düzenli olarak Madrid ve diğer büyük İspanyol şehirlerine seferler düzenliyor.

EF Türkiye: Güneşli İspanyol havasının Akdenizli olmayan öğrenciler üzerinden etkisi oluyor mu?

Moira: Evet, kesinlikle etkiliyor. Herkes gülümsüyor ve keyif alıyor. EF Türkiye: Sence öğrenciler neden EF Barcelona’yı seçmeli?

Moira: Aslında birçok sebep var ama bunların ilki elbette yabancı dilin kendisi: İspanyolca, geleceğin dillerinden bir tanesi… İkinci sebep şehir: Barcelona, Avrupa’da en çok ziyaret edilen 2. şehir ve yaşamak için “en mutlu” 3 yerden bir tanesi olarak seçilmiş. Üçüncü sebep okul: Barcelona’daki okul %96’dan fazla tavsiye oranına sahip ve Plaza Cataluña’dan 10 dakikalık yürüme mesafesinde harika bir lokasyonda bulunuyor. Deneyimli ve hevesli ekibimiz, her öğrencimizle ilgilenmeye hazır!

Gördüğünüz gibi, EF Barcelona tüm enerjisiyle sizi kucaklamayı bekliyor. Siz neyi bekliyorsunuz? :)

Sevgiler,
EF Türkiye

23 Mayıs 2011 Pazartesi

Uçuşlarınız kaç saat sürecek?

Yabancı dilinizi geliştirmek ve uluslararası bir deneyim kazanmak için yurtdışında eğitim almaya karar verdiniz, gideceğiniz ülkeyi de belirlediniz; artık her şey hazır...

Peki gideceğiniz ülkeye ne kadar sürelik bir uçuşla varacağınızı araştırdınız mı?

Biz merak ettik ve sizin için araştırıp işte bunları bulduk :)






Yeni Zelanda 20-25 Saat Arası (Aktarma sayısına göre değişkenlik gösterebilir)
Avustralya 20 Saat
Amerika (Batı Yakası 16 Saat; Doğu Yakası 11 Saat)
Güney Afrika 15 buçuk saat
Kanada 14 Saat
Singapur 11 Saat
Çin 9 Saat
İngiltere 4 Saat
Fransa 3 buçuk saat
İspanya 3 buçuk saat
İtalya 2 buçuk saat
İrlanda 4 saat 35 dakika
Malta 3 buçuk saat
Almanya 2 saat 45 dakika

Hepinize keyifli uçuşlar & eğitimler…

EF Türkiye

20 Mayıs 2011 Cuma

İnsan sesinin gücü...

Akapella, son birkaç yıldır gittikçe daha popüler olmaya başladı. Artık YouTube’a akapella videolar yüklemek çok moda!

Peki “Akapella” nedir, biliyor musunuz?

Akapella, müzik terminolojisinde “a capella” olarak geçen, çok sesli bir müzik türü... Sadece insan sesi kullanılarak icra edilen bu müzik türü, kelime anlamı olarak İtalyanca “kilise tarzı” demek. Rönesans tarzı ile barok konçertosunu birbirinden ayırmak için geliştirilmiş. Bu sebeple akapella daha çok kilise korolarında duyulmakla birlikte; rock, jazz, pop, rap, R&B gibi müzik türlerinde de akapellaya rastlanabiliyor.

Size YouTube'da rastladığımız favorilerimizden birkaç örnek verelim:

Naya Marie (Lady Gaga – Just Dance, Poker Face, Chillin & Paparazzi)

Daiyel (Jason Mraz – I’m Yours)

Mike Tompkins (Rihanna – Only Girl)

Maria Zouroudis (Ke$ha – Tik Tok)

Profesyonel olarak akapella yapan gruplar da mevcut elbette. Sanıyorum hepiniz Sertab Erener'in Zor Kadın şarkısını hatırlarsınız. Sertab Erener de bu şarkıda Voice Male isimli bir akapella grubuyla düet yapmıştı. Dinlemek isterseniz buraya tıklayarak şarkıya ulaşabilirsiniz.

Profesyonel akapella gruplarının arasındaki favorimiz ise kesinlikle Rockapella! Hiç dinlediniz mi? Kendilerine Folgers Coffee reklamlarında rastlamış olabilirsiniz.

Rock ve akapellanın muhteşem kombinasyonu olan bu Amerikan müzik grubu, Brown Üniversitesi mezunu 4 kişi tarafından kuruldu ama hiçbiri şu anda grupta yer almıyor :) Henüz akapella müziği çok iyi tanınmıyorken New York sokaklarında akapella söyleyen bu grup, yine böyle bir sokak performansı sırasında keşfedilmiş.

Orijinal müziklerinin yanı sıra, söyledikleri cover şarkılarla da dikkat çekiyor Rockapella... Stand By Me, Killing Me Softly, Eye Of The Tiger, Gangsta’s Paradise gibi ünlü şarkıları da söylüyorlar. Yaklaşık 30 kadar albümü olan Rockapella, şu sıralar yeni albümü “Bang” ile dikkat çekiyor. Dilemek isterseniz, internet sitelerine bir göz atın derim...

8 Ekim 2011'de Illinois eyaletinde bir konserleri olacak. Chicago okulumuzda okuyan öğrenciler arzu ederlerse gidip canlı olarak kendilerini dinleyebilir.

Sizin beğenerek dinlediğiniz akapella grupları var mı? Yorumlarınızı bekliyoruz :)

Sevgiler,

EF Türkiye

19 Mayıs 2011 Perşembe

Gençlik ve Spor Bayramı Kutlu Olsun!

Bugün 19 Mayıs! Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı... Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde ulusal bayram olarak kutlanan bu özel gün, ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün gençlere armağanı!

Hepimizin bildiği gibi; Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Bandırma Vapuru ile Samsun’a çıkmış ve Kurtuluş Savaşı’nı başlatmıştır. Bu sebeple, 19 Mayıs’ın Türk tarihinde unutulmaz bir önemi ve yeri vardır.

Bu özel gün nasıl kutlanır, biliyor musunuz?

Her yıl 19 Mayıs günü, Türkiye'nin dört bir yanında spor gösterileri yapılır ve bu özel bayram törenlerle kutlanır. “Sevgi Bayrağı”olarak adlandırılan ve üzerinde "Gençlikten Atatürk Sevgisiyle Cumhurbaşkanına" yazan dev bir bayrak, Kurtuluş Yolu'ndaki Tütün İskelesi'nden karaya çıkarılarak Samsun Valisi’ne verilir. Daha sonra bu bayrak, Cumhurbaşkanına sunulmak üzere genç atletlere teslim edilir. Samsun'dan yola çıkarılarak Amasya, Tokat, Sivas, Erzincan, Erzurum, Kayseri, Nevşehir, Kırşehir ve Kırıkkale'den sonra, 19 Mayıs törenlerinde Ankara’da Cumhurbaşkanına sunulur.

Hepimizin bayramı kutlu olsun!

Sevgilerimizle,

EF Türkiye

18 Mayıs 2011 Çarşamba

Ke$ha'lı Summeranza 2011'e hazır mısınız?

EF Uluslararası Dil Merkezleri Facebook'ta öğrencilerine en çok hangi sanatçıyı görmek istediklerini sorduğunda, çoğunluk Ke$ha demişti. EF, öğrencilerinin isteklerini her zaman ön planda tuttuğu için tabii ki bu isteklerini de yerine getirmek için işe koyuldu. Uzun süren görüşmeler sonucu iyi haber geldi. :) EF ve Ke$ha, EF öğrencilerini Summeranza'ya davet ediyor!


Londra ve Malta'daki EF Summeranza partisi, dünyanın her bir yanından gelen 4.000'den fazla öğrenciyi bir araya getiriyor. EF öğrencilerinin gece boyunca dans edip, yeni arkadaşlarla tanışacağı Londra'daki parti, Thorpe Park'ta yapılacak ve bu muhteşem gecede Ke$ha canlı performansıyla bizimle olacak. Malta'daysa adanın en popüler gece kulubünde, uluslararası üne sahip DJ'ler, bizi sınırsız dansa,eğlenceye, neon gösterilerine ve daha fazlasına sürükleyecek!

Tükenmeden biletlerinizi alın. www.ef.com.tr/summeranza
Herkese şimdiden iyi eğlenceler!

EF Türkiye

16 Mayıs 2011 Pazartesi

İlginç Facebook istatistikleri

Artık hepimiz biliyoruz ki; Facebook, dünya üzerindeki birçok kişinin "olmazsa olmaz"ı... Onsuz yapamıyoruz, gün içerisinde en az birkaç kere giriş yapmadan duramıyoruz, biz Facebook'u çok seviyoruz :)

Peki hiç düşündünüz mü günde bizim gibi kaç kişi Facebook'a bağlanıyordur, Facebook'ta ne kadar zaman geçiriyordur ya da listesinde kaç arkadaşı vardır? Biz merak ettik, araştırdık, sizlerle de paylaşmak istedik. İşte size çağın vazgeçilmez sosyal ağı Facebook –nam-ı diğer Face- ile ilgili ilginç istatistikler…

Bunları biliyor musunuz?

• 500 milyondan fazla aktif kullanıcısı olduğunu,
• Aktif kullanıcıların %50’sinin her gün Facebook’a girdiğini,
• Bir kullanıcının ortalama arkadaş sayısının 130 olduğunu,
• İnsanların ayda 700 milyardan fazla dakikasını Facebook’ta geçirdiğini,
• Sayfalar, gruplar, etkinlikler ve topluluklar gibi insanların katıldığı 900 milyondan fazla uygulama olduğunu,
• Ortalama bir kullanıcının 80 tane gruba, sayfaya ve etkinliğe bağlı olduğunu,
• Ortalama bir kullanıcının her ay 90 tane bilgi paylaştığını,
• Her ay toplam 30 milyardan fazla bilginin (internet bağlantıları, blog yazıları, durum güncellemesi, not, albüm vb.) paylaşıldığını,
• Sitenin 70’den fazla dilde çevirisinin bulunduğunu,
• Facebook kullanıcılarının %70 kadarının Amerika’dan başka ülkelerden olduğunu,
• Çeviri uygulaması sayesinde 300 binden fazla kullanıcının çevirilere destek olduğunu,
• Facebook’taki insanların her gün 20 milyon uygulama yüklediğini,
• Her ay 250 milyondan fazla insanın dış internet siteleri aracılığıyla Facebook’a bağlandığını,
• 250 milyondan fazla aktif kullanıcının Facebook’a cep telefonları aracılığıyla bağlandığını,
• Facebook’a cep telefonu aracılığıyla bağlanan kullanıcıların, cep telefonsuz bağlananlara oranla 2 kat daha aktif olduğunu

biliyor musunuz? Artık biliyorsunuz :) İlginç, değil mi?

Bu arada, eminim EF'in Facebook sayfasını da biliyorsunuz ama biz bir kez daha hatırlatalım. www.facebook.com/EFTurkiye Bekleriz :)

Sevgiler,

Şirin & Kübra

EF bursunu kazananlar çok yakında açıklanacak!

Herkese merhaba!

EF Yurtdışı Üniversite Hazırlık Programları'nın bursuna gösterilen büyük ilgiden dolayı herkese çok teşekkür ederiz... Yoğun katılım sebebiyle, değerlendirme süreci uzamıştır ve EF bursunu kazananlar, 30 Mayıs 2011 Pazartesi günü internet sitelerimizden açıklanacaktır.

Sevgilerimizle,

EF Yurtdışı Üniversite Hazırlık Ekibi

14 Mayıs 2011 Cumartesi

Hayatımızın içinde İspanyol esintileri

Hiç farkettiniz mi, bilmem. Hayatımızda öyle çok İspanyol esintisi var ki... Kimimiz flamenko, paso doble gibi İspanyol danslarına merak sararız; kimimiz leziz İspanyol pilavı paellanın tutkunuyuzdur; kimimizse hiç durmaksızın İspanyol müziği dinleriz.

İspanyolca, özellikle şarkılarda daha çok çıkıyor karşımıza... İspanyolca bilmesek de sözlerini ezberlediğimiz ya da ardı ardına defalarca dinlemekten keyif aldığımız yüzlerce şarkı vardır... Mesela "Bailamoooss" diye diye dans etmedik mi Enrique'nin şarkılarında ya da Ricky Martin ile birlikte "Uuun dooos treeess" diye bağırmadık mı? Eminim, Antonio Banderas'ın unutulmaz Desperado'sunu da hatırlayacaksınız: "Soy un hombre muy honrado, que me gusta lo mejor, las mujeres no me faltan ni el dinero ni el amor..."

Önce Julio Iglesias, Silvio Rodriguez, Cesaria Evora gibi efsaneler, ardından da çağın popüler sanatçılarından Shakira, Ricky Martin, Enrique Iglesias, Jennifer Lopez, Marc Antony gibi isimler her geçen gün daha da sevdirdi bize İspanyolca şarkıları... Eğer dinlemediyseniz, özellikle şu şarkıları dinlemenizi tavsiye ederim:

Cesaria Evora - Besame Mucho
Silvio Rodriguez - Ojala
Antonio Banderas - Desperado
Jennifer Lopez & Marc Antony - No Me Ames
Ricky Martin - Maria
Shakira - La Tortura

Anlamasak da melodileri ve bize verdikleri his güzel geliyor, değil mi? Peki ya bu şarkıları anlayarak dinlemek nasıl olurdu? Mesela ben şu sıralarda işte tam da bunu deniyorum; İspanyolca öğreniyorum... 2 ay oldu henüz başlayalı ama şimdiden bazı şarkı sözlerini anlamaya başladım. Yepyeni bir motivasyon kattı hayatıma 2. yabancı dili öğrenmek... Eğer siz de İspanyolca öğrenmek isterseniz, EF'in İspanya, Kosta Rika veya Ekvador'daki okullarında eğitim alabilirsiniz.

Yararlanabileceğiniz harika bir internet sitesi de önereyim size: www.ispanyol.com Bu sitede İspanyolca'ya dair bir sürü temel bilgi bulabilirsiniz...

Eee ne demişler: 1 dil, 1 insan; 2 dil, 2 insan... Bunun için çabalıyorum ve İspanyolca öğreniyor olmaktan çok mutluyum. Darısı sizin başınıza!

Adios amigos :)

Kübra Çorapçı

11 Mayıs 2011 Çarşamba

Siz kaç dil biliyorsunuz?

İki dil bilen insanların, yaşları ilerledikçe daha az zihinsel gerileme yaşadıklarını biliyor muydunuz?

Toronto'daki York Üniversitesi'nin araştırmasına göre; bazıları tek, bazıları çift dil bilen orta yaştaki ve yaşlı 154 kişi üzerinde yapılan algılama testlerinde, iki dil bilenlerin daha başarılı olduğu görüldü.

Yaşlandıkça bir konu üzerinde yoğunlaşma yeteneğinin azaldığını belirten araştırmacılar, yabancı bir dil bilmenin beyni bu etkiye karşı koruduğunu söylüyor. Araştırmacılar, hayatlarının büyük bölümünde yabancı bir dil bilen ve bunu kullananların, bu açıdan en avantajlı grubu oluşturduğunu belirtiyor.

Peki ya siz kaç dil biliyorsunuz? Yeni bir yabancı dil öğrenmek isterseniz; EF Uluslararası Dil Merkezleri İngilizce, Almanca, Fransızca, İspanyolca, İtalyanca ve Çince eğitim görebileceğiniz 40'ı aşkın okuluyla zaman yanınızda!

Sevgilerimizle,

EF Türkiye

10 Mayıs 2011 Salı

Legolar sokaklarda!

Çocuklar için oldukça eğlenceli bir oyun olan LEGO'yu oynamayan yoktur. Sadece çocuklar için değil, yetişkinler bile oynuyor günümüzde... Mutfak masasından kıyafet aksesuvarlarına kadar birçok alanda artık legoların farklı formalarını görmek mümkün.

Bu yazımızda örneklerini göreceğiniz lego tasarımları alışılagelmişin dışında... Access Agency, dünyanın en çok bilinen oyuncak markası LEGO ile her an karşımıza çıkabilecek bir proje hazırlamış. Projenin ilginç olan yanı; legoların, park ve bahçelerden daha çok insanların sürekli kullanım alanlarında, tünellerde, meydanlarda ve sokaklarda yer almaları...

Sosyal medya dünyasında bu tarz çalışmaların dikkat çekmemesi neredeyse imkansız. Bu eğlenceli legoları farkedenler -ki aksi neredeyse imkansız- fotoğraflarını çekecek, Twitter’da "tweet"leyecek, Facebook'ta ve YouTube'da paylaşacak.

İnsanların şaşkınlığı, çok büyük bir oyuncağı şehrin tam ortasında görmeleriyle birlikte artıyor. Düşünsenize, yolda giderken bir anda karşınıza devasa bir oyuncak çıkıyor :)

Oyuncakların karşınıza çıkacağı yer, bir oyun alanından ziyade otopark bile olabilir. Star Wars serisinin unutulmaz karakteri Darth Vader, elinde ışın kılıcıyla sizi çok sık gittiğiniz o alışveriş merkezinin kapalı otoparkının kapısında bekliyor olabilir. Veya arkadaş canlısı bir Şirin, parkın ortasında size "merhaba" diyebilir.


Böyle bir reklamdan daha yararlısı var mıdır? Bu devasa oyuncakları ilk kez gördüğünüzü düşünün... Bunu kaç kişiyle paylaşırsınız? Neredeyse herkesle, değil mi? Biz de öyle tahmin etmiştik :)

Bu arada fotoğraflarını gördüğünüz legoları New York’ta olanlar belki de yakından görür :)

Büyük oyuncakları görenler! Bizi haberdar etmeyi unutmayın ;)

Sevgiler,

Şirin Yurttaş

9 Mayıs 2011 Pazartesi

Google’da aradığınızı buldunuz mu?

‘Google olmasa ne yapardık?’ diye hiç düşündünüz mü?

İnternette arama yaparken çoğumuzun yıllardır öncelikli olarak kullandığı arama motoru, tartışmasız Google'dır. Ancak birçok kişi 'Google'da arama nasıl yapılır?' konusunda yeterince bilgi sahibi olmadığı için çok basit bulunabilecek bilgileri saatlerce arıyor hatta işine yarayacak belgelere ulaşamıyor. Kolay ve hızlı bir şekilde sonuca ulaşmak isteyenler için 'Google arama rehberi' hazırlandı. Karşınıza çıkan yüzlerce google sayfasıyla boğuşmak istemiyorsanız ipuçlarımızı okumadan arama yapmayın!

Arama yaparken şunlara dikkat edebilirsiniz:

• Arama sırasında birden fazla kelime kullanarak arama sonuçları ekranında görüntülenen sayfa sayısını azaltın. Böylece aradığınız bilgiye en kısa sürede ulaşırken en yakın sonuçlara da ulaşmış olursunuz.
• Aradığınız bilgiyi tam 12'den vurmak için aradığınız bilgilerin en başına ve en sonuna (") işareti koyun. Böylece tırnak içerisinde geçen cümlenin tüm kelimelerinin bir arada olduğu sayfalar arama sonucu olarak dönecektir.
• Aradığınız kelimeleri çoğul yazmak yerine tekil yazın.
• İçerisinde mutlaka geçmesini istediğiniz kelimeleri yazarken başına '+' koyun.


Sizin bildiğiniz başka ipuçları var mı? Mesela EF Uluslararası Dil Merkezleri’ni google’da aradığınızda kolayca buluyor musunuz? ;)

6 Mayıs 2011 Cuma

Rüzgarlı şehir: Chicago

Amerika’da çekilen her on filmden dördünün Chicago’da çekildiğini biliyor muydunuz? Belki de Amerika kıtasında ayak bastığım ilk şehir Chicago olduğu için, filmlerde hep bu şehri aramışımdır... Sensiz Olmaz, Azap Yolu, Kara Şövalye, Sen Uyurken ve Batman bu filmlerden yalnızca birkaçı...

Windy City, yani “Rüzgarlı Şehir” olarak da tanınan Chicago, Michigan Gölü’nün güneybatı kıyısında yer alıyor. Şehrin bu isimle anılmasının nedeni; rüzgarlı ikliminden ziyade, vaktiyle politik arenanın burada çok değişken bir yapıda olması... 2,8 milyon nüfusuyla NewYork ve Los Angeles’tan sonra Amerika’daki en fazla nüfusa sahip şehir olan Chicago, aynı zamanda Ilinois eyaletinin yüzölçümü en geniş şehri. 1883 yılında kurulan şehirde, iki yıl sonra ilk gökdelen inşa edilmiş. 110 katlı ünlü Sears Kulesi de bu şehirde bulunuyor.

Park ve bahçeleriyle ünlü olan Chicago’ya bir gün yolunuz düşerse, bol bol yürümeye hazırlıklı olun. Fotoğraf makineniz ise daima yanınızda olsun! Bu şehir öylesine düzenli ki, içinde kaybolmak mümkün değil! Bu düzenin önemli bir nedeniyse, geçmişte yaşanmış bir felaket olan büyük Chicago yangını... Bu büyük yangında bütün binalar yanıp harap olduğu için, State ve Michigan bulvarlarının kesistiği nokta başlangıç alınarak, bütün şehir yeniden planlanarak kurulmuş. Göle nazır olan şehir merkezinde, gökdelenlerin ve renkli sokakların yanı sıra, şık mağazalar da göz alıyor. Yürüyüşünüze Michigan bulvarının, Chicago nehrinden Oak sokağına kadar olan en kalabalık ve renkli bölümü olan The Magnificent Mile’dan başlayabilirsiniz. Lokantalar, barlar ve dükkanlarıyla ünlü Navy Pier şehrin en önemli noktalardan biri... Greek Town, Little Italy ve China Town ise şehrin kozmopolit yapısını yansıtan mekanlar... Şehir oldukça güvenli; gece saatlerinde bile sokaklarda özgürce dolaşabilirsiniz. Geç saatlerde John Hancock binasının 95. katında yer alan Signature Room’dan şehre başka bir gözle bakmanızı kesinlikle öneririm. Parlayan şehir gözlerinizi alacak! Chicago’da ziyaret etmenizi tavsiye edebileceğim yerlerden bir diğeri ise Millenium Park... Yürümekten çabuk yorulanlar için Chicago’da raylı sistemin oldukça gelişmiş olduğunu da hatırlatalım.

Chicago’nun dünya üzerindeki en önemli 10 finans merkezinden biri olduğunu biliyor muydunuz?

Peki ya Motorola, Boeing, McDonalds gibi önemli markaların merkezlerinin Chicago’da yer aldığını?

Kısacası üstten geçen metrosu, caz barları, sokak sanatçıları ve zengin kültürel yaşamı, gökdelenleri ve muhteşem göl manzarasıyla Chicago büyüleyici ve önemli bir şehir... Chicago hakkında birçok şeyi öğrendik ama galiba en önemlisini unuttuk. EF Uluslararası Dil Merkezleri’nin Chicago’da da bir merkezi var. :) Üstelik kariyerlerine farklı bir yön vermek ve özgeçmişlerini zenginleştirmek için yurtdışında dil eğitimi almayı planlayan genç ve yetişkin profesyoneller için en doğru merkez diyebiliriz. ,

Amerika’da çekilen her on filmden dördünün Chicago’da çekildiğini yazının hemen başında belirtmiştim, kim bilir belki siz de Chicago’da çekilen bunca filmden birinde yer alırsınız veya daha da güzeli kendi filminizi çekersiniz...:)

Chicago’nun tadını çıkarmanız dileğimle...

Nilay Ulutaş

5 Mayıs 2011 Perşembe

İngiltere Hayallerim yarışmasının kazananları belli oldu! vol.2

Ve işte İngiltere Hayallerim yarışmasının kazananı: Tuğçe Vural! Tuğçe EF'le İngiltere'ye yurtdışı eğitim almaya gidiyor. Bir kez daha TEBRİKLER!

O'na birinciliği getiren yazısını buyrunuz, okuyunuz:

İngiltere: Londra, Liverpool, Manchester...
Kulağa çok hoş geliyor. Herkesin hayalidir yani; İngiltere’ye gitmek! Orada yaşamak ya da okumak… Thames Nehri'nin kıyısında gezmenin, Londra’nın taksilerine veya iki katlı otobüslerine binmenin hayali bile güzel. O tarih kokan şatolarını, ovalarını, müzelerini, limanlarını ve daha sayamadığım birçok yerini gezmek; gerçekleştirmek istediğim hayallerimden biri.

Benim en değerlilerimden biri de “Hayallerim”dir. Onlar olmadan yaşayamazdım herhalde. Mümkün olmasa bile hayallerinin gerçek olduğunu düşünmek hiç de kötü bir şey değil! Aksine çok çok çok güzel bir şey... Hem kim bilir? Belki gün gelir, bütün hayallerimiz gerçek olur. Şu an için tek istediğim şey hayallerimin gerçek olması zaten. Herkes hayal kurmayı sever. Bazı insanların farkında olmadan bile hayal kurduklarını düşünüyorum. Bence hayallerinin gerçekleşmesini istiyorsan hayallerinin peşinden gitmelisin! Başka yolu yok! O yüzden ben de hayallerimin peşinden gidiyorum. Yani hayallerimin gerçekleşmesi için çalışıyorum. Şu andaki en büyük hayalim “mimar olmak”. Mimar da olacağım! İnsan önce kendine inanmalı. Ben inanıyorum. Ama başkaları da inansa fena olmaz hani! İnsan kendisi olmalı bence ailesi değil! Yani annesi babası memur diye çocukları da memur ya da annesi babası oyuncu diye çocukları da oyuncu olacak diye bir kural yok! Bence insanın içi nasılsa dışı da öyle olmalı! Bazı insanlar dans eder, bazıları müzik yapar, bazıları da yazı yazar. Kendilerini böyle ifade ederler. Ben ise çizim yapıyorum. Kendimi bir şeyler çizerek ifade ediyorum. Eğer bir şeyler çizmezsem boşlukta gibi hissediyorum. İnsan boşlukta olduğu zaman hiçbir şey hissedemez.
Ama ben boşlukta değilim! Ben çizdiklerimi hissederim ve bu bana mutluluk verir. Renkler ise benim ilham kaynağım diyebiliriz. Resim çizmeye karar verdiğim zaman bana ne yapacağımı onlar söylüyorlar. Ben de yapıyorum. Bence çizim yeteneğim hayattan aldığım en büyük hediyem. Bu hediye ömrüm boyunca da yanımda olacak! Bu hediye sayesinde tüm insanlardan ayrıyım. Herkesin çizim yeteneği olabilir. Ama herkesin çizim yeteneği farklıdır. Hiçbir ressam başka bir ressamın çizdiği resmi bir daha çizemez. Sadece kopyasını yapabilir. Hayat da böyledir. Herkesin farklıdır. Sadece kopyaları vardır. Benim hayatım kopya olmayacak.

Kendi geleceğimi kendim çizeceğim. Bir yandan da geleceğimi çizmeye devam ediyorum. Bu yazıyı yazıyorum ve geleceğimi çizmeye devam ediyorum. Yani kendime her zaman yanımda olacak hediyeler alıyorum. Bence insana en güzel hediye sevdiği işi yapması. Ben de sevdiğim işi yaparak kendime hediyeler almış oluyorum. İnsanlar hediye aldıkları zaman mutlu olurlar. Bu da demek oluyor ki insanların mutlu olması için sevdiği şeyleri yapması gerekiyor. Bunu için de aklını kullanması gerek. Zihnini açık tutması gerek. Zihnini açık tuttuğu sürece onun olan her şey zihnine yerleşecektir zaten.

Zihni açık insanlar yeni bir dünya yaratabilirler. Ben bu yazıyı yazarak zihnimin açık olduğunu gösteriyorum ve kendi dünyamı yaratıyorum. Çünkü kendi dünyamda İngiltere’nin de olmasını istiyorum. Bu yazıyı yazıyorum ve kendi dünyamı yaratıyorum.

Tuğçe Vural

San Diego'ya uçmaya hazır mısınız?

San Diego... Amerikalılar O'na "the finest city", yani "en iyi şehir" diyor. Amerika Birleşik Devletleri'nin en güneybatısında Meksika sınırında yer alan bu güzel şehir, Amerika'nın suç oranı en düşük şehirlerinden biri...

Bu şehirde ağırlıklı olarak ya öğrencileri ya da emekli aileleri görürsünüz. Sürekli ilkbahar ve yaz havasının hüküm sürdüğü bu topraklar, Pasifik okyanusuna olan kıyılarıyla dünyanın dört bir yanında turistleri de çeker. San Diego, kelimenin tam anlamıyla "yaşanılası" bir yerdir. Birçok Amerikalı burada yaşamanın hayalini kurar ve hatta ünlülerden bile San Diego'da ev alanlar var. Jennifer Lopez'in La Jolla'daki evi gibi...

San Diego, aynı zamanda tam bir sörf cennetidir. Eğer sörfü seviyorsanız ya da öğrenmek istiyorsanız, San Diego ideal bir lokasyon olabilir.

California eyaletinin gözbebeği olan bu liman şehri, ziyaretçilerine görmekten keyif alacakları birçok güzel mekan da sunar. Hayvansever biriyseniz dünyaca ünlü San Diego Hayvanat Bahçesi ve tüm deniz canlılarını barındıran Sea World'ü mutlaka ziyaret etmelisiniz.

Kısacası San Diego, muhteşem iklimiyle olduğu kadar ziyaret edilebilecek harika mekanlarıyla da ilgi çekiyor. Üstelik size bir sürprizimiz var!

30 Mayıs 2011 tarihine kadar EF San Diego okuluna kayıt olursanız, uçak biletinizi EF karşılıyor! Nasıl mı? Hemen anlatalım: Eylül 2011'de EF San Diego'da Akademik Yıl veya Akademik Sömestr okumak için 30 Mayıs 2011 tarihine kadar kayıt* olan öğrencilerin uçak biletini EF karşılıyor!

*Bu promosyon, EF San Diego'da Eylül 2011 başlangıçlı Akademik Yıl veya Akademik Sömestr programlarında okumak üzere 05-30 Mayıs 2011 arasında kayıt olacak öğrencileri kapsar. Promosyondan, yurt konaklamasını tercih edecek ve uçak biletini EF'ten temin edecek öğrenciler yararlanabilir. Promosyon, mevcut diğer promosyonlarla birleştirilemez.

Burayı tıklayarak California ile ilgili blog yazımızı okuyabilirsiniz. EF'in özel promosyonuyla EF San Diego'da eğitim alma ve bu harika şehirde yaşama fırsatını kaçırmamanızı tavsiye ederiz.

Sevgilerimizle,

Kübra Çorapçı

1 Mayıs 2011 Pazar

İngiltere Hayallerim yarışmasının kazananları belli oldu!

İki aydır devam eden 'İngiltere Hayallerim' yarışması sonuçlandı! EF & Hey Girl yarışmasının jürisi seçimini yaptı, kazananları belirledi. Hatta Tuğçe Vural İngiltere, Ayça Yağışan Malta için valiz toplamaya başladı bile!

Bugün yarışmayı ikincilikle bitiren Ayça'nın yazını beğenilerinize sunuyoruz. Yarın şampiyonumuzun yazısı gelecek :)

Tekrar tebrikler AYÇA! :)

BİR KELEBEĞİN KANATLARINDA
Sıradan bir okul gününün sonuydu. Evin yolunda en sevdiğim sokakta yürüyordum. Hafiften esen rüzgar saçlarımı dalgalandırıyor, bu hoşuma gidiyordu. Köşeyi dönmüştüm, çiçek kokulu sokakta yürürken bir yandan da hayallere dalmıştım her zamanki gibi.
Hayallerime ve yürümeye devam ediyordum. O sırada birdenbire omzuma dokunan bir el beni hayallerimden sıyırdı. Kim olduğunu görmek için arkama döndüğümde gözlerime inanamadım. Şaşkınlık ve heyecandan tek kelime edemiyordum. Öylece kalakalmıştım!

Karşımda duran kim miydi?
Kanatlarını kocaman açmış, bin bir renk ve parlayan sevimli gözleriyle bana bakan kocaman bir kelebek! Bilmiyorum, belki de bir periydi küçükken annemin masallarda bana anlattığı. Kelebek, hiçbir şey söylemeden kanatlarını bana doğru uzatıyordu. Sanki onunla bir yere gitmemi istiyormuş gibi bakıyordu gözlerime. Ona nasıl karşı koyabilirdim ki? Yavaşça kanatlarının üstüne çıktım, aslında onu incitmekten de korkuyordum, o kadar narin ve görkemliydi ki! Sonra kelebek kanatlarını çırpmaya başladı. Uçuyordum! İnanamıyorum, bulutların üstünde, bir kelebeğin kanatlarında bilmediğim bir yere uçuyordum. O kadar mutluydum ki o anı hiç mi sorgulamak istemiyordum.
Yolculuk uzun sürmemişti, kelebek aşağıya doğru süzülmeye başlamıştı. Gittikçe hızlanıyordu ve aşağıdaki tam göremediğim şehre iyice yaklaşmıştık. O heyecana dayanamayıp gözlerimi sıkı sıkı yummuştum. Sonunda kelebek kanat çırpmayı bıraktı, yavaşça beni yere indirdi. İşte o sırada yolculuk boyu hiç konuşmayan kelebek:
“Bir gün hepimizin hayalleri gerçeğe dönüşecektir. Bu günü sakın unutma!” dedi ve yeniden hızla pırıltılı kanatlarıyla gökyüzüne doğru uçtu.
Arkasından bağırdım:
“Çok teşekkür ederim! Seni asla unutmayacağım! Peki ama ben neredeyim?”
Kelebeğin arkasından bakakalmıştım ki yüzümü ıslatan o inceden yağmuru hissettim. Evet, yağmurlu bir şehrin sokaklarındaydım ve keşfetmem gereken çok şey vardı önümde. Yürümeye başladım, her attığım adımda daha çok hayranlık duymaya başlamıştım bu şehre karşı. Sokaklar, evler, görkemli şatolar, meydanlar ve insanlar… O kadar çabuk ısınmıştım ki buraya sanki içimde bir yerde taşımıştım burayı yıllarca, sanki içimde bu şehre ait izler vardı.
“İşte, işte buldum!” diye sevinçle bağırdım kendi kendime. Bu şehri tanıyordum. Burası yıllardır hayallerimde, sokaklarında en sevdiğim şarkı eşliğinde dans ettiğim, en sevdiğim müzik gruplarının ilham aldığı yerdi. Burası benim hayallerimin şehriydi ve kelebek bunu gerçeğe dönüştürmüştü.
Ah! Nasıl da daha önce anlayamamıştım. Oysa ki yağmur saatlerdir, bana bir şey söylemek istiyor gibi kulağıma yanaşıyor, bazı harfler fısıldıyordu. İşte, şimdi o harfler anlamlı bir kelimeye dönüşmüşlerdi..
L-O-N-D-R-A
Şimdi her yer bu sesle dolmuştu. Sokaklar, kuşlar, insanlar, yağmur damlaları… Hepsi bir ağızdan “Londra” diye haykırıyorlardı. “İşte, buradasın, hayallerine ulaştın.”diyorlardı. Sesler gitgide yükseldi, bütün bedenimle yağmurun ve asaletin şehri Londra’yı hissedebiliyordum. Kendi etrafımda küçük çocuklar gibi mutlulukla dönüyordum, ellerimi açmış, yağmur damlalarını kucaklıyordum...

Gözlerimi açtığımda hava çoktan aydınlanmıştı. Telaşla yataktan fırladım. O sırada yere bir şeyin düştüğünü gördüm, eğildim, aldım. Bu, dün gece heyecanla okuduğum Hey Girl dergimdi. Bakmak için bir sayfasını açtım ve hayatımın en güzel sürpriziyle karşılaştım. Şaşırmıştım! Tam da İngiltere Hayallerim Yarışması duyurusunun olduğu sayfada, küçük, parıl parıl parlayan kelebek kanatları duruyordu.
Bu… Bu gerçek olabilir mi? Yoksa hala rüyalarımda mıydım? Bilemiyorum ama emin olduğum tek bir şey var, o da benim peri kelebeğim Heygirl’den başkası değildi!

Ayça Yağışan